"Günde bir adet nan-ü aziz," yani bir kuru tayın yiyecekti ... Bir tayın, her şeyine yeter sayılabilir mi bir mahkumun? ...
Çorba istemez mi aç mideler?
Ayda bir portakal istemez mi, çirişli dudaklar ıslansın?
Bir baş soğan istemez mi, lokması ağzında büyümesin, katıversin ekmeğine, yüzü sevinçle ışırken acısı damla damla fışkırsın gözlerinden. ..
İşin en kötü yanı, mahkum, öğün ölçüsünü de mecburen unutan bir mahluktur.
Yalnız doymak için değil, gevelemek için de bir şeyler ister.
Bazen yemliğe sıkıca bağlanmış beygirlere de benzer mahkumlar.
Yemek, yemek, daima yemektedir gözleri..
"Günde bir adet nan-ü aziz," yani bir kuru tayın yiyecekti ... Bir tayın, her şeyine yeter sayılabilir mi bir mahkumun? Çorba istemez mi aç mideler? Ayda bir portakal istemez mi, çirişli dudaklar ıslansın? Bir baş soğan istemez mi, lokması ağzında büyümesin, katıversin ekmeğine, yüzü sevinçle ışırken acısı damla damla fışkırsın gözlerinden. İşin en kötü yanı, mahkum, öğün ölçüsünü de mecburen unutan bir mahluktur. Yalnız doymak için değil, gevelemek için de bir şeyler ister. Bazen yemliğe sıkıca bağlanmış beygirlere de benzer mahkumlar. Yemek, yemek, daima yemektedir gözleri.
_Kanatsız uçmaya kalkışma!
_Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm.
_O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma!
_Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Soğan soya-soya ağlayan qadın,
Ömrün soğan kimi acıdı, acı.
Mələksən, qırılıb qolun-qanadın,
Dərdi verən Allah vermir əlacı.
Gözündən süzülən yaşı kim silər?
Göz yaşı dediyin nədi? Acı su.
Bir şirin öpüşlə başlar sevgilər,
Sonunda həmişə soğan acısı.
O öpüş yandırmaz dodaqlarını,
Soyuyub od dolu o qucaq indi.
Sayar bircə- bircə barmaqlarını
Hər gecə yuduğun qab-qacaq indi.