Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
31 Mart'ta Şeyh Sait'in karargâhın kurduğu Hani düştü. 1 Nisan'da Silvan ve Lice geri alındı. 2 Nisan'da Hükümet kuv­vetleriyle asiler arasında ciddi bir savaş patlak verdi. Uçaklar da savaşa katılınca Şeyh Sait'in adamları dağlık bölgeye sığı­ nıp kendilerini orada savunmaya başladılar. Kaçamayanlar teslim oluyorlardı. Panik kendini göstermişti. Bölgede kar ya­ğıyor, yaman bir soğuk hüküm sürüyordu. Asiler gerçi iklime alışıktılar ama, dağlarda.mukavemet göstermek kolay olmu­ yordu.
256 syf.
·
Puan vermedi
Ah Poirot
Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bazen öyle gerçekler vardır ki; yaptığı işe ve adalete deli gibi tutkun insanları bile vicdan muhasebesine götürür. Yıllar önce küçük bir kız çocuğunun ölümüne sebep olan, sonra da ortadan kaybolan cani bir katilin sonunun, asla mışıl mışıl uykusunda ölmek olmasını kimse istemez. Bir gün bu katil bir kompartımanın vagonunda, uyurken cinayete kurban giderse ve bu cinayetin ardında yıllar öncesindrn gelen soğuk bir intikam varsa, bu cinayeti işleyenler suçlıkabul edilebilir mi? Edilirse de gelmeyen adaleti sağladıkları için polislere teslim edilebilir mi? İşte poirot'u bir çıkmaza götüren soru da tam olarak bu. Bir yanı adaletten şaşmayan dedektif olarak doğruyu yapmasını söylerken, diğer insan yanı hak ettiğini bulduğunu söyler ve poirot kendi içinde büyük bir savaş verir. Üstelik cinayeti işleyenler de suçun farkındadır ve hepsi ille biri teslim edilecekse o kişinin kendisi olması gerektiğini söyleyerek erdemli insanlar olduklarını ve cinayeti zevkle işlemediklerini açıkça ortaya koyar.bu anlamda okuyan her insanın da kendisini sorgulamasını sağlayan bir eser. Ayrıca Agatha Christie’nin bu eseri İstanbul Pera Palasta yazmış olması da ayrıca özel kılıyor.
Doğu Ekspresinde Cinayet
Doğu Ekspresinde CinayetAgatha Christie · Altın Kitaplar · 201925,9bin okunma
Reklam
İletişim kurmayı reddeden iki insanın durumunda olduğu gibi, soğuk savaş halindeki iki devleti de birbiri hakkında herhangi bir şeye inandırabilmek gayet kolaydı. Aynı kolaylık, kutuplaşmış toplumlar için de geçerliydi. Örneğin, herhangi bir nedenden artık görüşmeyen iki komşunun birbirine saldırması için birkaç isimsiz mektup yeterliydi. Buna göre, birbirini tanıdığını sandığı için artık iletişim kurmaya gerek duymayan iki taraf olduğu sürece, her ülkede iç savaş çıkarılabilirdi. Burada önemli olan, aynı toplum içindeki farklı grupların birbiriyle bağını koparmaktı ki bu da çocuk oyuncağıydı. Çünkü insan denilen varlık, sadece ebeveynlerine ve o ebeveynlere benzeyenlere güvenebilen aptal bir çocuktu. Hatta bütün hayatı, anasıyla babasından farklı görünen herkesten korkmak ya da nefret etmekle geçiyordu. Ne de olsa insan bir türlü büyümüyor ve hep çocuk kalıyordu. Çünkü kurduğu toplum tersine işleyen bir kuvöz gibiydi. İnsanın duygusal zekâ gelişimini mutlaka bir noktada durduruyor, hatta geriletiyordu. Öyle olmasa, tekerleğin icadı dahil, tüm insanlık birikimini kullanarak binbir güçlükle gittiği Ay’a, ülkesinin bayrağını diker miydi? Aptal bir çocuk gibi... Tam da bu yüzden insan aslında hiçbir yeri gerçekten keşfedemiyor, sadece savaş alanını genişletiyordu.
512 syf.
6/10 puan verdi
Yazardan okuduğum ikinci romandı. İlk Bülbül 'ü okumuştum ve çok sevmiştim. Yazardan okumalarım devam edecek çünkü kalemi gerçekten çok güzel. Öyle ki sizi ağlatabiliyor Bir film izler tadında okuyup bitiriyorsunuz. Ve genelde savaş hikâyeleri anlattığı için daha dokunaklı oluyor. Bülbül kitabında olduğu gibi, yine iki kız kardeşin hayatını okuyoruz. #neokudum Meredith ve Nina Whiston birbirine taban iki zıt kardeştir. İkiside anne ve babası ile aynı evde büyümüş olmalarına rağmen sevgiyi ve ilgiyi sadece Babalarından görürler. Anneleri soğuk, mesafeli ve az konuşan bir kadındır. Anneleri ile tek iletişimleri sadece ondan masal dinlemeleridir. Bu masalların birinin gerçek bir hikaye olduğunu, babaları öldüğünde öğrenirler. Babaları ölüm döşeğindeyken bir vasiyette bulunur ve annelerinin masalını tamamlamasını ister. Masalın tamamını dinleyem kız kardeşler uzun bir yolculuğa çıkarlar. Bu masal annelerinin gerçek hayatıdır ve onu tanımaya başlarlar. Ve artık onun neden bu kadar soğuk ve kalpsiz görünmeye çalıştığını anlarlar... Kitabın başları inanılmaz sıkıcı, olağan bir hayat hikâyesi okuyorsunuz, hikâye okuyucuya daha çabuk sunulabilirdi. Ama ilerleyen bölümlerde, özellikle savaş kısmında olan olaylarda göz yaşlarını tutamayabilirsiniz. Bu açıdan kitabı sevdim Ama kitabın kapak tasarımı daha iyi olabilirdi Hannah okumayı sevenlere sonsun tavsiye ederim Ayrıca film tadında bir roman istiyorsanızda, bu kitap size göre
Kış Bahçesi
Kış BahçesiKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20164,914 okunma
İlk yıldızlı alıntı olsun.
9/11 Amerikan yönetici sınıfı için bir armağandı: El Kaide’den binlerce kez daha ölümcül olan kendi saldırgan tutumlarını, “Teröre Karşı Savaş” adı altında yeniden piyasaya sürdüler. Yeni emperyalist savaşlarını haklı göstermek için ihtiyaç duydukları “tehditleri” ve “düşmanları” uydurmalarına yardımcı oldu bu olay. Teröre Karşı Savaş, neoliberal kapitalizmin jeopolitik eşleniğidir. Neoliberalizm, ekonomileri enkaza çevirir ve hayatları karartır. Toplumları paramparça ederek devrimlere ve savaşlara yol açar. Ardından büyük güçler, küresel sermayenin çıkarlarını korumak için müdahale ederler. Teröre Karşı Savaş onlara hem müdahale için güncel bir çerçeve, hem de Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana silah harcamalarını yüksek tutmalarına temel bir gerekçe sağlamıştır.
Soğuk savaş
Sovyet rejiminin kendini din düşman ve her türlü geleneksel kültürün yıkıcısı olarak ilan etmesi kapitalizmin ve bilhassa ABD emperyalizminin kendini maneviyat hamisi imiş gibi sunmasına çanak tuttu. Böylece insan sürüleri materyalizme karşı çıkmanın Sovyet politikası ile zıtlaşmak anlamına geleceği fikrine kapılmakla kalmadılar; dindarlıkların ABD politikasına destek vermekle tezahür edebileceği görüşünde yoğunlaştılar.
Reklam
80 syf.
·
Puan vermedi
İnsanlığın öldüğü hangi savaş kazanılabilir ki?!
Ölüm ya da ölen kişileri görmek değişik işkencelerle... İnsanız dayanamayız dediğimiz her şeye dayanıyoruz nasıl bir güç varsa bizlerde... Savaşlar, hırslar, petroller vs. bir türlü sonu gelmedi. Doymadı kimsenin gözü, bitmedi istekleri... İsteklerine kavuşmak için kaç bin insan öldü, ölüyor ve ölmekte... Yeni değil bu durum, insanlığın hırsa
Kızıl Kahkaha
Kızıl KahkahaLeonid Andreyev · İş Bankası Kültür Yayınları · 20195,3bin okunma
İki şehir de askerî açıdan önem taşımıyordu. Savaş bitmek üzereydi. Atom bombasına sahip olunduğunun gösterilmesi bile muhtemelen Japonya’nın teslim olmasına yetecekti. Ama ABD hükümeti, yeni keşfettiği askerî gücü sergilemek ve sağlayacağı küresel hâkimiyeti vurgulamak istiyordu. Ayrıca, silahın etkilerini canlı bir hedef üzerinde denemek istiyordu. Hiroşima ve Nagazaki halkı, bir anlamda Soğuk Savaş’ın ilk kurbanları oldular. II. Dünya Savaşı’nın emperyalist niteliği, dünya halklarını sanayileşmiş bir yıpratma ve soykırım savaşı tuzağına düşürdü.
480 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Kontrolden çıkmış Elliot Miles idare edilebilirdi. Soğuk ve hesapçı Elliot Miles ise tamamen farklı bir hikâyeydi. Bu durum patlamayı bekleyen bir saatli bombaydı. #milaskulübü serisinin üçüncü kitabı #kazanova yorumumla geldim. Her kitap birbirinden eğlenceli, aşk dolu. Miles kardeşlerin üç numarası Elliot'un hikayesini okuyoruz. Elliot
Kazanova
KazanovaT.L. Swan · Martı Yayınları · 202489 okunma
Zira terör, özellikle Soğuk Savaş döneminden sonra Batılıların ürettiği gayriinsani vahşi bir üsluptur.
Köklü değişimKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.