“Nedir benden istediğin?” diye sordu.
“Sende sevgi denen şey yok.”
“Vardı -hem de beni öldürecek kadar.”
“Kimsede yeterince sevgi yoktur. Taşlı toprağın, verimi de az olur.”
Benden uzakta olduğunda bile benim için varsın… Sanki sen bir mekâna dönüşmüşsün, hatların da ufuk olmuş. İşte o zaman bir ülkede yaşar gibi yaşıyorum içinde. Sen her yerdesin. Fakat bu ülkede asla yüz yüze gelemiyorum.
Sayfa 86 - Metis Yayınları, Altıncı Basım: Ekim 2022Kitabı okudu
Ulu Tanrım , sana karşı dürüst olacağım . Bir teklifte bulunacağım sana . Benden büyük bir yazar yarat kiliseye döneyim . Ve lütfen Tanrım , bir ricam daha olacak : annemi mutlu kıl . Annem herşeye kaygılanır . Amin .
Ama insan potansiyelini nasıl bulacaktır? İnsan karşılaştığında
onu nasıl tanır? Insan yolunu kaybettiğini nasıl fark eder? Heidegger,
Tillich, Maslow ve May, hepsi de bu soruya aynı yanıtı verirdi:
"Suçluluk yoluyla! Anksiyete yoluyla! Bilincin çağrısıyla!" Bu kişiler
arasında varoluşsal suçluluğun olumlu, yapıcı bir güç, insanı kendisine
dönmeye çağıran bir rehber olduğuna dair ortak bir inanç vardır.
Hastaları ona ne istediklerini bilmediklerini söylediğinde Horney,
"Kendine sormayı düşündün mü hiç?" diye karşılık veriyordu. Insan,
varlığının merkezinde kendisini bilir. John Stuart Mill, benliğin
çokluğunu tarif ederken "kalıcı ben"125 olarak gönderme yaptığı
temel, sürekli benlikten söz eder. Kimse Aziz Augustinus'tan daha
iyi ifade edemez bunu: "Içimde benden daha fazla kendim olan
bir ben var."126