Bir şair gördüm, konuşurken bir zambağa “siz” diyordu. Sohrab Sepehri
Ve Bir Haber Yoldaki bir gün geleceğim ve bir haber getireceğim damarlara ışık saçacağım ve sesleneceğim içerden: ey sepetleri uykuyla dolu olanlar!
Reklam
ne sen kalırsın ne hüzün
ne sen kalırsın ne hüzün ne de bu yörenin halkı kalır bir ırmak kıyısındaki kaygılı baloncuğa ve geçip giden o kısa sevinçli ana yemin hüzün de geçip gidecek öyle ki sadece kalacaktır bir anı... anlar çıplaktır kendi anlarının sen tenine hüzün elbisesi giydirme sakın sen değil aynaya, ayna sana dalmıştır sen gülersen şayet o da gülecek hıçkırırsan şayet ah ki dünya aynası neler eyleyecek! senin düne ait dolabın doldu taştı hasretle, hüzünle... ah yazık! yarının yükleri ise hep keşke, keşke bu anın kabı boştur ama göğsün alanı kimi ağırlayacak gam varınca yoldan, bu göğsün kapısını açma ona Tanrıya sadece bir boyun damarı kadar yol kaldı Tanrı varken hüzne bu evin vaadini verme sakın! ~Sohrab Sepehri
+324
Bizim işimiz belki de, Nilüfer çiçeği ve çağımız arasında, Hakikat şarkısının peşinde koşmaktır. Sohrab Sepehri.
yalnızlığımın çinisi/ sohrab sepehri
Canım Sohrap
Seslen bana Senin sesin iyidir. Hüznün o samimi sonunda yeşeren Garip otun sesidir senin sesin. Ben suskun asrın boyutlarında ben, Bir sokağın metindeki tasnif idraki tadından daha yalnızım. Gel ve yalnızlığımın ne kadar büyük olduğunu anlatayım sana. Ve benim yalnızım öngörmezdi eskiden, surların gece baskınını Ve aşkın biricikliği işte
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.