Olayların Mekânı
Bozkurtların Ölümü'nde olduğu gibi Bozkurtlar Diriliyor'da da asıl ve sürekli mekân "sonsuz bozkır" dır. Romanda birbirleriyle rakip olan Gök Türkler de Dokuz Oğuzlar da bozkırda kurmuş oldukları çadırlarda yaşarlar. Fakat çadırların içi tasvir edilmez. Kahramanlar çadının veya otağın içine girip çıkarlar;
Olayların Mekânı
Bozkurtların Ölümü'nde olduğu gibi Bozkurtlar Diriliyor'da da asıl ve sürekli mekân "sonsuz bozkır" dır. Romanda birbirleriyle rakip olan Gök Türkler de Dokuz Oğuzlar da bozkırda kurmuş oldukları çadırlarda yaşarlar. Fakat çadırların içi tasvir edilmez. Kahramanlar çadının veya otağın içine girip çıkarlar;
Olayların Mekânı
Bozkurtların Ölümü'nde olduğu gibi Bozkurtlar Diriliyor'da da asıl ve sürekli mekân "sonsuz bozkır" dır. Romanda birbirleriyle rakip olan Gök Türkler de Dokuz Oğuzlar da bozkırda kurmuş oldukları çadırlarda yaşarlar. Fakat çadırların içi tasvir edilmez. Kahramanlar çadının veya otağın içine girip çıkarlar;
ATSIZ’IN HİKÂYELERİ: Hikâye, Atsız'ın sanatında en az yer bulan bölümdür. Ömrü boyunca sadece beş hikâye yazmıştır. Onların da dördünü 1931 yılında yayımlamıştır. 1941'de yazdığı beşinci hikâye ise Bozkurt dergisinin Temmuz 1941 tarihli 11. sayısında yayımlanmış, fakat bu sayıda dergi kapatılmıştır. Beşinci hikâye ancak 1966 yılında
Bu kitap tabii ki distopik bir kitap olarak yine benim favorilerimden. Otomatik Portakal'ı okuduğumda tüylerim diken diken olmuştu. Bu kadar farklı bir bakış açısı nasıl olur bi insan nasıl bu kadar kötü biri gibi yazabilir. Bir de herkes kendisi de iyi olmak ve iyi hissetmek için, belki de ilerleyen dönemde karakterler yazarların arkadaşı olduğu için, iyi karakterler yazıyorlar, ama bu romanda karakterlerin hepsi kötü. Ve yazar onları öyle iyi işlemiş ki. Beni en çok bu şok etmişti ve kitaba bayılmıştım. Saygılarımla Anthony Burgess...
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992,1bin okunma
#yenikitapyorumu#
Beyza Aksoyun Siyam adlı serisinin üçüncü kitabına başladım. Bu hikâyede de Dubai'de yaşananlar anlatılıyor.
Kimi zaman hüzün kimi zaman heyecanlı olan bir kitaptı. Puanım 10 üzerinden 10.
Dubaiden dönüşte ise Esved'le Karaca yemek yiyor. Esved ise Polat hakkında bazı şeyler söylüyor. Okurken ben bile şok oldum.
Dilberay hanım Kunt'un annesi de yavaş yavaş Karaca'ya alışmaya başladı. Duru'yu okurken ben de sevmedim.
Bakalım neler olacak merakla bekliyorum.
Arno strobel'in okuduğum ilk kitabı. Kitap güzel, akıcı, sürükleyici ama kitabın ortasındayken sonu tahmin ediliyor. Ben kitabın sonunda şok olmayı beklemiştim ama sonu şaşırtıcı olmadı benim için. Bir diğer konu ise, çevirmen. Çevirmen inanılmaz kötü çevirmiş, hiç beğenmedim çevirisini. Daha başarılı bir çevirmen ile kitap alır başını yürürdü. Daha başarılı bir çevirmen ile daha heyecanlı, daha sürükleyici bir okuma olabilirdi.