batsın bu şehir, batsın korkunç istanbul yaratalım en baştan bir medeniyet orda yaşayalım hücrelerim sana doğru yaratılmış bir insan topluluğu sen uyursun istanbul uyur, evrendeki her canlı kış uykusuna yatar bir ben uyumam, gecenin aydınlığı gözlerimi kamaştırır bir ben uyumam, gecenin yalnızlığı beynimi uyuşturur şiirler, mektuplar adarım gece boyu sana tarikata tabi olan bir yaratık gibi ilahiler bir tek mumlar ve tütsüler şahit aşkımın gecesine her lahza gülerler bana, çocuk aşkıdır bu kesin diye kasideler senin olsun, tüm divan edebiyatı yetersiz sana ancak bir şiir lazım ki , diğer şiirlerin gönlünün kalmayacağı yansın koca istanbul, yansın iğrenç boğaz bir medeniyet kuralım ki; sadece salak çiftlerle dolu gece olsun, soğuk gecede sokak lambasındaki pervaneler yansın kül olsun hepsi, batsın müptela meyhaneler bir sen kal geride yasaklansın unutmak yarattığımız sırça fanusta ebediyyen varolmak
Kara Şaban Efsanesi
"Ejderden beterdir! Çok canavar, çok zalim tepeledi. Çokça cana kıydı. Hamamlarda kavga mı etmedi, mezarlığa diri diri adam mı gömmedi, bir bölük adamı yatağanıyla darmadağın mı etmedi? İstanbul'da ne kadar hasım kabilinden dayı varsa ya buna biat etti ya da bu alayını Eyüp kabristanına gönderdi. Kimisinin leşinden kalanını Haliç çöplüğünde çöpçü karılar buldu öyle söyleyeyim. Diz çöktürmediği, el öptürmediği adam kalma- dı. Cümle zorbayı, sokak kurdunu bıçak altından geçirdi. Değme ayağı çıplakların dalgalarına balta astı!"
Sayfa 80 - İthaki Yayınları
Reklam
"Günümüz dünyasında aşka yer yok, Utah'da bile yok. İnsanlar hayatlarından çıkardılar aşkı. Bunu yapmaları uzun zaman aldı, ama insanoğlu yeni şeyler icat etmekte sonsuz bir beceriye sahiptir; bu yüzden, tıpkı İsa'dan kurtulduğumuz gibi, aşktan da kurtulduk sonunda. Tanrı'nın sesi yerine radyolarımız var; hepsini ileride lâyık olabileceğimiz bir aşk uğruna harcamak üzere aylarca, yıllarca tasarruf edip sakladığımız tüm duygusal birikimimizi kuruşlara bölebiliyor, otomatik makinelerden çiklet ya da çikolata alır gibi, sokak başlarındaki gazete bayilerinden iç gıcıklayıcı yayınlar alıyoruz. İsa bugün yeryüzüne dönecek olsa, biz kendimizi savunmak, kurup geliştirmek için iki bin yıldır uğraştığımız, uğrunda acı çektiğimiz, öfke, çaresizlik ve dehşet içinden çığlıklar atarak can verdiğimiz o kendimize benzeyen uygarlığı haklı göstermek ve korumak için İsa'yı hemen çarmıha germemiz gerekirdi; eğer Aşk Tanrıçası Venüs bugün yeryüzüne dönse, bir metro istasyonunun tuvaletinde müstehcen Fransız posta kartları satan üstü başı kir pas içinde bir adam olurdu."
Sayfa 111 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
478 syf.
·
Puan vermedi
Okay (1931-2017), İslam Ansiklopedisi’nin on altıncı cildinde yazdığı ‘’hatırat’’ başlıklı madde başında ilk olarak hatıratın, edebi bir kavram ve terim olduğundan ve ilk örneklerine tarihsel değeri yüksek metinlerin içerisinde bulabileceğimizden söz eder. Söz konusu metinler tarih, seyahatname, rûzname, menâkıp, tezkire, muhtıra ve mektuplardır.
İbrahim Efendi Konağı
İbrahim Efendi KonağıSamiha Ayverdi · Kubbealtı Neşriyatı · 2022758 okunma
176 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Avukat Otto Bentwood ve çevirmen Sophie Bentwood,on beş yıldır evliler. Çocukları yok, eksikliğinin bahsi olmuyor. Kırklarında, Amerikalı bir çift, Brooklyn yakınlarında, o kadar prestijli olmayan biraz tekinsiz, bakımsız, pis bir semtte oturuyorlar. Aslında ev dekorasyonu, yeme içme, giyim vb. konusunda ince zevkleri olan insanlar bunlar. Yaşadıkları semte ait değiller sanki. Otto hep gergin, düşünceli, meşgul. Sophie ise sanki boşlukta sürükleniyor. Yaşıyor yaşamasına ama ne amacı var ne de onu çok heyecanlandıran bir şey. Çiftin hayatı Sophie'yi bir sokak kedisinin ısırmasıyla farklılaşıyor. Tekdüze giden hayatlarında birden pürüzler beliriyor; ısırılma, Otto'nun ortağının birden ondan ayrılması, kır evlerine vandalist bir saldırı olması... Isırıldıktan sonra giderek şişen el ile birlikte kuduz şüphesi her ikisine de huzursuzluk verirken, aynı zamanda ortak ayrılıyor, tansiyon giderek artıyor. Otto ve Sophie biraz rahatlamak için kır evine gittiklerinde, güven ve rahatlama yerine saldırı ve tehlike buluyorlar. Bu süre boyunca Sophie'nin kuduz olup olmadığı sorusu havada keskinlikle sallanıyor. Okur sürekli bir şey olacakmış gibi tetikte bekliyor. Dış dünya giderek çirkinleşir, tehlikeli bir hale gelirken aşkla dolu olmasa da görünürde sakin olan evlilikleri, uyumlu hayatlarına zehirli sızıntılarla bir tür sınanmaya tâbi oluyor. İlişkiler, insan doğası, şehir hayatı temalarının baskın olduğu ilginç bir roman. Amerikan tarzı bir hayat kesidi. Düşündüren ama çabuk bir çıkarım yapamayacağınız cinsten bir hikaye. Amerikan edebiyatı sevenlere çok uygun.
Umutsuz Karakterler
Umutsuz KarakterlerPaula Fox · Can Yayınları · 202421 okunma
Reklam
345 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.