Gözlerin bir hatıra şimdi,
Uzanamam, tutamam, susarım.
Adını anmak bile yangın,
İmkânsızlıkla sınanır hasarım.
Bir sokak lambası gibi kaldım
Yanıyor ama kimseye ışık değil,
Sensizlik dökülür üstüme gece gece
Sol yanımda kor, sağ yanım sessiz değil.
Konuşsam, yankısı içimde çürür,
Söylesem, dünya sağır olur.
Kalbimden adını sil diyemem
Çünkü sol yanımda sen oturur.
Bir gidiş, bir bitiş değil bu
Bir varmışla yokmuş arası…
Ne zaman adını içimden geçirsem
Yüzümde donar ilkbahar yarası.
Yasaklı cümleler gibi sevdim seni,
Dilin ucunda ama hep suskun.
Seni sevmenin cezası buysa eğer,
Ben razıyım bu ömürlük uykusuzluğun.
Yalnızlık, geceye sığmayan sessiz bir çığlık. Sokak lambası titrer, kahvem soğur, ama içimde bir umut fısıldar: Bir gün bir kalp, bu sessizliği bölecek.
Sokak lambası titriyor,
biri bakıyor sanırsın, kimse yok.
Rüzgâr eski bir hikâyeyi
aynı köşede unutmuş yine.
Duvarlar uykuda,
pencerelerden sessizlik sarkıyor.
Bir kedi adımlarını sayıyor
ama sesini saklıyor.
Zaman, saatleri değil,
izleri taşıyor cebinde.
Gece uzun değil aslında,
sadece anlatmıyor kendini
Yola çıkarken insanın içinden bir şey eksilir gibi olur, evde bıraktığın bir fincanın içindeki son yudum gibi; bir alışkanlık, bir sokak lambası, bir duvar kenarı.