RUS İSTİLA ve TERÖRÜ Yirminci asır, asırların en kanlısı!.. Hiçbir asırda insanların kanına bu derece girilmemiş, hiçbir zaman böyle vahşet görülmemiştir. Yirminci asır, Türkleri yeryüzünden kaldırmak isteyen cellâtların en çok azdığı, en çok kudurduğu bir asırdır. Silâhlı, teşkilâtlı kızıl tiranların rejimi: Bolşevizm... Bu asrın
112 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Spoiler
Çok sevdim mi emin olamadım açıkcası. Belli başlı alıntılar hoşuma gitti o kadar. Biraz karakterleri tanıtayım. Şöhret Bey (ŞIK) , tamamen özentili ve bunu hastalık haline getirmiş bir tip. Çok zengin olmayan kendini zengin sanan kendine ŞATIRZADELİ unvanını koymuş süslü bir adam. Madam Potiş, hayat kadını. Fransız. Saf salak erkekleri
Şık
ŞıkHüseyin Rahmi Gürpınar · Özgür Yayınları · 20143,137 okunma
Reklam
CURA Cura Halk ozanıdır. Koca yürek... Anadolu'nun bağrından kopar, yolu Paris'e düşer. Bi başına. Karnı aç. Elleri cebinde dolaşırken, bakar ki, sokak çalgıcıları var, müzik yapıyorlar, para topluyorlar. Çöker bi köşeye,
·
Puan vermedi
Görsel kültür
Kitap geniş olarak görsel kültürün tanımlanmasını ele almakla birlikte görsel kültürü oluşturan çağın ruhu/zeitgeist olarak adlandırılan unsurları da değerlendirir. Örneğin Henri Matisse'in çizimlerini konu alan makalede görsel kültürün anlatılmasının biyografi-hayat hikayesi öğeleri içeren popüler anlatım örneği hakkındaki dikkat çekiciydi. Plastik sanatlar üzerine yorum yapacak olursak genelde bir eseri yaparken sanatçının ne düşündüğünü bilmek ya da bunu hissetmek daha ziyade "burnumuzu sokmak" isteriz. Kitapta eser ve sanatçı için yapılan çıkarım, basit ve herkesçe anlaşılır şekildedir. Örn. Her renk ve dokunun bir anlamı olsaydı, izleyici de ressamla aynı şeyleri yaşayabilirdi, hatta görsel kültürün bütün biçimlerini bu yolla anlamak/anlatmak mümkün olabilirdi.
Sanat, Tasarım ve Görsel Kültür
Sanat, Tasarım ve Görsel KültürMalcolm Barnard · Ütopya Yayınevi · 201014 okunma
Ahab’ın çılgınlık nöbetleri arasında, bedeninde ve ruhunda duyduğu tüm acıları balinadan ayrı düşünemez olması bu kinin en korkunç yanıydı. Ahab için, yeryüzündeki tüm kötü güçler, ete kemiğe bürünmüştü Beyaz Balina’da . Bu kötü güçler sanki Ahab’ı kemirdikçe kemirmiş, yüreğinin ve ciğerinin yarısını yemiş bitirmişti. İnsanı aşan bu kötülük, dünya yaratılalı beri vardı. Çağımızın Hıristiyanları bile, dünyanın yarısını bu kötü güçlerin eli altında görürler. Eskiden doğuda onların heykellerini yaparlar ve şerlerinden kurtulmak için taparlardı onlara. Ahab diz çöküp tapmıyordu bu güçlere. Tam tersine, nefret ettiği balinada onları somut olarak görüyor ve sakat bedeniyle üstüne saldırıyordu onların. İnsanı delirten, içini kemiren ne varsa; her şeyin dibini kurcalayan ne varsa; içinde kötülük bulunan hangi gerçek varsa; sinirleri bozan, beyni cendereye sokan ne varsa; hayatta ve düşüncede iblisçe ne varsa; çılgın Ahab bunların hepsini Moby Dick’te gözle görülür, üstüne saldırılır bir hale getiriyordu. İnsanın Adem’den beri duyduğu tüm öfke ve kin, sanki balinanın beyaz kamburu içinde toplanmış gibiydi.
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
Reklam
1.000 öğeden 761 ile 770 arasındakiler gösteriliyor.