Sokrates'e göre, değerler nesnel bir varlığa sahiptirler. Platon'da aynı düşünceyi büyük bir kararlılıkla savunmaktadır.Platon için her türlü değer, özellikle ahlaki değerler, bağımsız ve mutlak olarak "doğru" veya "yanlış"tır. Herhangi bir davranış biçimi, herhangi bir insanın kanısından veya eğiliminden bağımsız ve mutlak olarak "doğru" veya "yanlış"tır. Bir ahlaki yargı, örneğin "Öldürmek kötüdür" yargısı, bir bilimsel yargı, örneğin "iki kere ikinin dört ettiği" veya "üçgenin iç açılar toplamının 180 derece ettiği"ne ilişkin yargı kadar nesnel bir yargıdır; çünkü bu yargıların konusunu oluşturan gerçekler, nesnel gerçeklerdir.
Aşkı insana kendisini aşma imkanı veren, insanı dönüştüren dinamik ve yaratıcı bir güç olarak gören Sokrates'e göre aşk insan hayatını gerçekleştiren, zenginleştiren ve dolayısıyla onu tam ve mutlu kılan bir şey olmak durumundadır.
Bir gün şair Sophokles'leydim.
Biri geldi sordu ona:
"Aşkla aran nasıl? Hâlâ kadınlarla düşüp kalkıyor musun?"
Sophokles:
"Bırak canım sen de," dedi, "bu işten kurtulduğuma bilsen ne kadar seviniyorum.
Deli ve belalı bir efendinin elinden kurtulmuş gibiyim."
Sophokles'in bu sözünü beğenmiştim o zaman.
Yine de beğeniyorum.
Gerçekten, ihtiyarlık bu bakımdan kurtuluş sayılır.
İstekler, hırslar gevşeyince insan rahatlar, Sophokles'in dediği gibi zırdeli bir zorbanın elinden yakasını sıyırmış olur.
Yaşlıların yakınlarından çektiklerine gelince Sokrates, bunların da sebebi ihtiyarlık değil, insanların kendi huyudur.
Ölçülü, uysal olana ihtiyarlık dert olmaz.
Öyle olmayana ise gençlik de bela olur, ihtiyarlık da.
- Doğrusu Kephalos, yaşını başını almış adamlarla sohbet etmeyi severim, dedim; neden dersen, bizim de belki geçeceğimiz yoldan çoktan geçmiş onlar.
Onlardan öğrenebiliriz bu yolun nasıl olduğunu:
İnişli çıkışlı mı, düzayak ve rahat mı?
….
"Küçüğünü verip büyüğünü alarak, para alışverişi yapar gibi hazları hazlarla, acıları acılarla ve korkuları korkularla değiş tokuş etmek, belki de ahlaka o kadar uygun değildir."