Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DUNYAŞA: ... az önce posta memuru öyle bir şey dedi ki bana, soluğum tıkanacak gibi oldu. FİRS: Ne dedi? DUNYAŞA: Siz, dedi, bir çiçek gibisiniz.
Aşıkların Sonsuzluğu
aşkımın, tümü benim değilse hala, hiç sevgilim olmayacaksın demek; ne soluğum kaldı, ne bir kere ah edecek halim yoluna, ne de bir damla gözyaşım var artık dökecek. olan servetimi harcadım senin uğruna, hıçkırık, gözyaşı, yemin, mektup, hepsi bitti; yine de daha fazlası düşmeyebilir bana, çünkü herhalde anlaşmamız böyleydi. bilmem aşk armağanına sınır koymuş muydun o zaman; öyleyse birazı benim olacak ve başkalarına düşecek kalan; sevdiğim, asla mümkün değil tümüyle benim olman.
Reklam
Yasak bir dilin incinmiş yanıyla Dokunuyorum yüzündeki ala rengine.. Soluğum tutsak gözlerindeki sevdada Kanadı kırılmış bir anka kuşuyum.. Gel kurtar beni yokluğunda Düştüğüm bu zindandan.. Ellerim müebbet seni yazmaya Ve zaten canı çıktı şiirlerimin.. Gel dindir yalnızlığında şu üşümüşlüğümü.. Ya da rüzgara bırak gülüşlerin Pencereme vursun kokun Dem olsun kaçak çayıma gelişlerinin ayak sesleri.. Yeterki uğrasın gülüşlerin.. Dinmek bilmeyen korkak yalnızlığıma.
Kırmızı bir kuştur soluğum Kumral göklerinde saçlarının
Sayfa 67
Toprak kadar sessiz bir çocuktum. Dilsizliğim doğuştan. Boynumdaki leke gibi. Sesleri, kelimeleri duyuyorum, kelimele­ri büyük bir aşkla seviyorum, hiçbir zaman kullanamayacağımı bilmek iyice kutsallaştırıyor onları. Allaha yakarırken, dua eder­ken dudaklarımda kıpırdanan kelimelerden hiçbir farkı yok hiç­bir kelimenin. Benim için bütün
Sayfa 121
Reklam
kanatlanıp uçmaya soluğum kalmamış
Sayfa 10 - Papatyakütüphanesi YayınıKitabı okudu
“Güzelliğin geçici olmadığını senden öğrendim Emeğin aşktan büyük bir hazine olduğunu senden Zaman, kâküllerinden doğar topuklarından batardı Al yeşil soluğum, yarasına döndüğüm, sözümün sahibi Sevmenin, dünyayı sevmek olduğunu senden öğrendim.” Şükrü Erbaş
Reklam
hava leylâk ve tomurcuk kokusu havada köryoluna havada suçsuz günahsız gitme korkusu ah desem eriyecek demirleri bu korkuluğun oh desem
Önce bir hissizlik başladı parmak uçlarımda,telefon kayıp gitti taş zemine.. Sonra damarlarımdan adeta zehir misali süzülüp yüreğimi sardı o yakıcı his. Bir el acımasızca sıkıp attı sanki yüreğimi bir kenara.Titreyen bacaklarım büküldüğünde sertçe yere düşüşüm hayatımın özeti olurken, "Baba." diyen soluğum çığlık olup sardı dört bir yanımı.
"Özgürlük istiyordum,soluğum kesilircesine!"
Sayfa 122Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.