"Sükûnet"e kavuşmayı, yeraltımla baş başa kalmayı istiyordum. Alışmadığım "canlı hayat", beni öyle bir sıkıştırmıştı ki soluğum kesilecek gibi oluyordu.
Abi dedi, sende de böyle oluyor mu, göğüs boşluğunda güvercinlerin kanat çırptığını duyuyor musun? Onlar kanat çırptıkça tıkanır gibi oluyor musun? Bu çok hoş bir duygu abi. Bir gün belki soluğum kesilip ölebilirim. Ama gene de çok hoş bir duygu bu abi. Yüreğin çarpar, şakakların zonklar, başın döner, ayakların yerden kesilir. Çünkü içindeki
"Ben tam bir bastırılmışlık ve şehvet patlaması yaşamak üzereyken birden üzerime abanıyor ve penisini vajinama bir kılıç gibi sokmasıyla ağzımdan bir feryadın kopması bir oluyor.
O gittikçe derine daha da derine girerken bacaklarım bir pergel gibi iyice ayarlanıyor kollarımı başımın üzerinde tutmak için çaba sarf etmekten kaçınmıyor.
İçimde gidip geliyor ve bunu tam da ihtiyacım olduğu gibi çok hızlı ve sert bir şekilde yapıyor.
Onun gücü karşısında sırtım yine bir yay gibi geriliyor ve başımı geriye atıyorum. Göğsümde o acı ağrıyı duymadan soluğum kesiliyor. Özsularımın oluk oluk aktığı vajinam onu içine rahatlıkla buyur ederken menisi içimde patlıyor.Belli ki o da sabrının sonuna gelmiş. Tanrıya şükürler olsun."
kara ve soğuk parmaklıklar ardından
gözlerim hasretle bakıyor yüzüne doğru
bir elin uzanışını düşlüyorum, diye
ansızın ben de uçayım sana doğru
boş bulunan bir anda düşlüyorum
bu sessiz hapishaneden uçayım
gülerek gardiyan adamın gözüne
yanında yaşama yeniden başlayayım
düşlüyorum ancak bilirim asla
bu kafesten kurtulma gücüm kalmamış
Şehre neden
esmer ve dölek yüzümle döndüm dağlardan
kar vakti tarlaları kımıldatan soluğum
niyedir sarmalasın vites dişlilerini
defneler, nakışlar yok
alnımda neden.