Türkiye'nin resmi dili çoğunluğun ana dili olan Türkçe'dir. Türkiye'nin bölünmezliğinin, ilelebet varlığının harcı Türkçe'dir. Yabancı dili gerekene öğretmek yerine eğitim dilini İngilizce kılmak Türkçe'yi yok etmek, Türkiye'yi parçalamak, Türk Dünyası'nda dil ve kültür birliğinin yeniden gelişmesini önlemek, Türk adını tarihten silmek, Türk gençlerini cahil, ezberci, acenta ve kalıp kafalı ve sömürge ruhlu etmek içindir. Tarihin en korkunç ve haince oyunlarından bu oyuna alet olanlar iyi düşünsünler.
Sayfa 176 - Otopsi YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması, İslâm Dünyası için tam bir felâket oldu. İmparatorluk toprakları, emperyalistler tarafından paylaşıldı. "Mahalli muhtariyet'ler kurmak maskesi altında, ya tam veya yarı sömürge devletcikleri kuruldu. Düşmanlar "parçala, böl ve yut" taktiği ile İslâm Dünyası'nı lokma lokma ettiler. Emperyalizmin oyununa gelerek, Osmanlı'nın yıkılışına yardım eden gafil ve hain çevreler, yeni efendilerinin kırbaçları altında, boşuna "pişmanlık gözyaşı" döktüler. Şimdi, İslâm Dünyası, dehşetli ve acıklı bir "fetret dönemi" yaşamakta ve kurtuluş kapısı aramaktadır.
...Plantasyon köleliği döneminde özgürlükten söz edenlere 1avuç hayalci gözüyle bakıldı. Ama onlar hayal kurmaktan ve bu hayali gerçekleştirmek için denemekten vazgeçmediler. Aynı şey, zafer hayaliyle, ona doğru mücadeleyi sürdüren sömürge karşıtı direnişçiler için de söz konusu. Günümüz dünyası düşleme cesaretini gösterenlere çok şey borçlu...
Erkek üstünlüğünün yaşandığı bir evlilik sisteminde ,erkek kadının emeğini, kafasını sokacak bir yer,yiyecek ve elbise karşılığında satın almaktadır. Bu ilişkinin sömürge köleciligine benzerliğini görmemek olası değil.
habermas yaşam dünyasının, "sosyopatolojik sonuçlara yol açmaksızın" para ve iktidar gibi aracılara indirgenmesini engelleyen kendine içkin bir özelliği olduğunu ileri sürmektedir. farklı bir konudan bir cinsel ilişkiye girmekten basit bir örnek vereyim. birçok kişi bu davranışı, doğasını kökten değiştirmeden, para aracını kullanarak
Sayfa 368 - jürgen habermas, yaşam dünyasının sömürgeleştirilmesi
Bölümlere ayrılmış, hareketsiz, Manici bir dünya, heykeller dünyası. Kırbaçlaya kırbaçlaya derilerini yüzüp ortaya çıkardığı omurgaları taşlarıyla ezen, kendisinden çok emin bir dünya. Sömürge dünyası budur işte. Sömürge halkı hapsedilmiş bir insandır. Sömürge halkının öğrendiği ilk şey, kendi yerini bilmesi ve sınırları aşmamasıdır. Bu nedenle sömürge halkının hayalleri her zaman kaslarla ilgilidir: eylem hayalleri, saldırgan hayaller. Rüyamda sıçradığımı, yüzdüğümü, koştuğumu, tırmandığımı gördüm. Kahkaha attığımı, bir sıçrayışta bir nehri geçtiğimi, peşimdeki araba konvoyunun beni asla yakalayamadığını gördüm. Sömürgeleştirme döneminde sömürge halkı akşam dokuzdan sabah altıya kadar özgür olmaktan asla vazgeçmez.
Sömürge dünyası ikiye bölünmüş bir dünyadır. Ayrım çizgileri, hudutları, kışla ve karakollarla temsil edilir. Sömürgelerde, sömürgeleştirilen insanın resmi ve kurumsal muhatabı, sömürgecinin ve baskı rejiminin sözcüsü, polis ve ordudur.
Sayfa 43 - İletişim Yayınları
Günümüzde din safsatası
Müstemlekelerde (sömürge değil!) yaşayan ve Yunanca konuşan, fakat etnik köken olarak Yunanli/Anadolulu kırması insanlar, mitolojiyi tatminkâr, hatta inandırıcı bile bulmamaya başladılar. Nesillerdir Zeus'a dua edilmesine rağmen bugün de eskiden olduğu kadar gemi firtinalarda kayboluyor, insanlar telef oluyor, mal-mülk heba oluyordu. Poseidon'a adanan tüm adaklara rağmen güçlü depremler Yunan şehirlerini kasıp kavuruyordu.Hades'e yapılan tüm yakarılar daha tek bir ölüyü bile geri getirmemişti. Asklepios dualara bazen cevap vererek bir hastayı iyi ediyor, ama bazen de etmeyeceği tutuyordu. Apollon'un Delfi'deki kehâ netleri isteyenin istediği yere çekebileceği kadar muğlakti. Tanrılarin dünyası keyfiydi ve bu, Yunan kolonilerinde yaşayan bazı Bati Anadoluluları rahatsız etmeye başlamıştı. Şu görünen âlemin acaba başka, daha anlaşılabilir bir izahı olabilir miydi?
Sayfa 22 - İş bankasıKitabı okudu
-Kulağa hoş gelen sözler söylüyorsunuz ama...
- Eğer bu millet kendini toparlarsa şöyle bir Türkiye karşımıza çıkacak: Hayal gibi gelebilir ama bir table çizmek istiyorum. Bir kere eğitimimiz yoluna girmiş, sömürge eğitim olmaktan çıkmış, her şerefli ülkede olduğu gibi. Türkçenin eskisi de, yenisi de çok iyi biliniyor. Bütün bilimler çok nitelikli hocalar tarafından okutuluyor. Tarihi birikimlerden kuvvet alıp ileriye gidiyoruz. Eğitim dili bütün okullarında Türkçe. Bütün Türk dünyası ülkeleriyle bir araya gelmişiz. Türk Dünyası Ortak Türk Tarih Kurumu kurmuşuz. Ortak Türk Yazı Kurulu gibi birçok oluşum içinde bilim adamları bir arada harıl harıl çalışıyorlar. Yani Atatürk'ün yaptıklarından bir adım daha ötesine gitmişiz. Ortak bir yazım ortaya çıkarılmış, herkes bunu yazıp çiziyor. Dolayısıyla 250 milyon nüfusluk bir kitap gazete piyasası oluşmuş. Bir gazete çıktığı zaman bütün Türk dünyasından milyonlarca insan okuyor. Bir kitap iki milyon tane satılıyor. Ortak televizyonlar var. Türk dünyası toparlanmış kaynaklarını korumuş ve ona buna yedirmiyor. İşbirliği yapıyor herkesle, gümrük birliği yapıyor. Ortak araştırma laboratuvarı var, en ince araştırmalar yapılıyor. Bütün dünya böyle huşu içinde bakıyor.
Sayfa 330Kitabı okudu
Artık din uğruna canlarını feda eden azizler yerini, uzak ülkeler kaşifleri; despot, kan dökücü ve talancı şövalyelerin yerini sömürge askerleri aldı. Bu, değişiklikler eski düşmanlığın yalnızca yeni bir biçim kazandığını gösteriyordu.
Doğu dünyası, artık haç adına değil, uygarlık ve insanlık uğruna saldırıya maruz kalıyordu. Müslümanlar artık dinlerinden dolayı ayıplanıp aşağılanmıyor, ama buna karşılık, Batı'nın ihtiraslarını tatmin eden pazarlarda bulunması zorunlu varlıklar olarak kabul ediliyordu.
Sayfa 64Kitabı okudu
