Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Asıl kriz kişilik, yani ahlâk krizi…
İslâm dünyası kendini, dinini, insanını, tarihini, coğrafyasını inkâr bunalımına girdi. Batı ne derse onu mutlak kabul etti. Sömürge haline gelen memleketlerde Batı’nın üstünlüğü, dinin geriliği, bilimin yüceliği öğretildi. Okumuş insanlar kendi insanlarına, inançlarına tepeden bakmaya başladılar. Batılı gibi giymeye, düşünmeye, okumaya, yaşamaya çalışmamıza rağmen kriz hâlâ devam ediyor. Çünkü ne yaptığımızdan ziyade ne olduğumuzda sorun var. Güç edinmek için kendimizden uzaklaştığımız açık. Ama 200 yıldır ne güç kazanabildik ne kendimiz kalabildik ne de kendimiz olabildik. Hep söylüyoruz, İslâm dünyası son 200 yıldır bir çıkmazın içinde. Bu sadece siyasî, ekonomik, kültürel, sosyal bir kriz değil. Sadece bir güç krizi değil. Asıl kriz kişilik, yani ahlâk krizi…
Sayfa 38 - 3. Baskı, Ocak 2022
Günümüz dünyası yaşamı düzenleyen dinamikler ve sistemlerin dayandığı kaynak açısından tam bir cahiliyyeyi yaşıyor. Böylesine olağanüstü maddi kolaylıkların kötülüğünden hiçbir şeyi eksiltmediği "cahiliyye." İşte olağanüstü maddi gelişmenin gerçek yüzü bu... Bu "cahiliyye," Allah'ın yeryüzündeki otoritesine, özellikle
Reklam
İslâm dünyası kendini, dinini, insanını, tarihini, coğrafyasını inkâr bunalımına girdi. Batı ne derse onu mutlak kabul etti. Sömürge hâline gelen memleketlerde Batı'nın üstünlüğü, dinin geriliği, bilimin yüceliği öğretildi. Okumuş insanlar kendi insanlarına, inançlarına tepeden bakmaya başladılar. Batılı gibi giymeye, düşünmeye, okumaya, yaşamaya çalışmamıza rağmen kriz hâlâ devam ediyor. Çünkü ne yaptığımızdan ziyade ne olduğumuzda sorun var. Güç edinmek için kendimizden uzaklaştığımız açık. Ama 200 yıldır ne güç kazanabildik, ne kendimiz kalabildik, ne de kendimiz olabildik. Hep söylüyoruz, İslâm dünyası son 200 yıldır bir çıkmazın içinde. Bu sadece siyasî, ekonomik, kültürel, sosyal bir kriz değil. Sadece bir güç krizi değil. Asıl kriz kişilik, yani ahlâk krizi...
Sayfa 36
Kafkasyalılar, tıpkı bir sevgiliye yazar gibi hançerleri için aşk şiir­leri yazar, adeta sevgiliyle buluşmaya gider gibi savaşa giderlerdi. Dünyanın en güzel insanları olduğu söylenen bu esmer halk için savaşmak hayatın ta kendisiydi. Hançerleriyle yaşar ve yine han­çerleriyle ölürlerdi. Cenk etmek onlar için nefes almak gibiydi. Amentüleri
Hindistan Çeliğinin Çalınması Hindistan çeliğinin hikayesi sömürünün İngiliz idaresinin son dönem­lerine kadar devam ettiğini göstermektedir. Bu hikaye, yapılanları meş­rulaştırmaya çalışanlar tarafından sömürge yönetiminin en aydınlık dönemi olarak gösterilmektedir. Oysa, bu hikaye zulüm ve ayrımcılığın nasıl bir noktaya geldiğini ortaya
Şerif'in ayaklanmasının yarattığı yankılar da Osmanlınınkinden fazla farklı değildir. Bu konuda bir araştırma yapan A. Temimi şunları kaydediyor: "- Reuter Ajansı haberi hemen dünyaya yaydı; - Osmanlı karşıtlığı bilinen A. Şehbender, Reşit Rıza, Fuat el Katip gibi aydınlar hemen desteklerini verdiler; - Cenevre'deki Bosnalı bazı öğrencilerle İran'da bir şahıs destek bildirisi yayınladı; - Fransız sömürge bakanlığı ile konsoloslukları Somali, Madagaskar, Çin, Mançurya, Bangkok, Siam gibi yerlerde Şerifin bildirisini yerli dillere çevirerek yaydılar." İlginç olan Şerifin mesajının İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Müslümanlara ulaşmaması için bu hükümetlerce, önlem alınmasıdır. Daha sonra metnin içinden aşağıdaki kısımlar çıkartılarak izin verildi: "İhtilalin gücü, ihtilalci katılımımız, milletin ihtilali, devletin ihtilali, Arapların ıstırabı, Arap dilini öldüren İslamı öldürür, Arapçaya karşı yaptıkları dine ve devlete karşı en büyük günahtı, Arap liderlerini astılar sadece Araplar dilimiz dinimizdir demesinler diye, Araplar aşağılanınca İslam aşağılanmış olur." Şerifin Türkleri hedef alan eleştirilerinden sömürgecilerin rahatsız olması bunlar kendilerinin -daha da fazlasıyla- yapmalarındandı.
Sayfa 92 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bağımsızlığını, özgürlüğünü kaybettiği halde -İslam toplumlarının yüzde doksanı sömürge olmuştu- sadece "reddiye" ilan etmek dünyanın dışında yaşamağa çalışmak demekti. Bu noktada, Osmanlı ıslahatçılarıyla diğer Müslümanlar, özellikle Arap ve Hintliler arasında, sonuçları çok etkileyen bir yöntem farkı belirmiştir. Bâbiâli topluma getirilen yeniliklerin dini açıdan tartışmasına izin vermemiş, bunların Islâm'a ve şeriata uygunluğunun Halifeden geldiğine göre kabulünü ilke saymıştır. Diğerlerinde ise yönetim dışı özel çevreler dinle bağdaşıp bağdaşmama konusunu açık tartışmaya getirmişlerdir. Bunun etkisi Osmanlıcılık (Osmanlı Milliyetçiliği) ve Arapçılık (Arap Milliyetçiliği) adı verilen, başlangıcında Batı anlamındaki ulusçuluk akımlarına tam uymayan iki akımın şekil almasında görülür.
Sayfa 33 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Sömürge dünyası ikiye bölünmüş bir dünyadır. Ayrım çizgileri, hudutları, kışla ve karakollarla temsil edilir. Sömürgelerde, sömürgeleştirilen insanın resmi ve kurumsal muhatabı, sömürgecinin ve baskı rejiminin sözcüsü, polis ve ordudur.
Sayfa 43 - İletişim Yayınları
Bugün Müslüman dünyası Batılı emperyalizmi ve Hıris­tiyan misyonerliğini Haçlılar ile birleştirmektedir ve bunu yapmakta da haksız değillerdir. 1917 yılında General Allenby Kudüs'e geldiğinde, Haçlı Seferleri'nin tamamlandığını du­yurdu. Fransızlar Şam'a geldiklerinde ise, kumandanları Bü­yük Cami'deki Selahaddin Türbesi'ne yaklaştı ve bağırdı: "İşte bu kadar , Selahaddin!" Hıristiyan misyonerlik çalışma­larıyla sömürge ülkelerdeki Müslüman kültür gelenekleri çü­rütülürken, yerel Hıristiyan gruplara yönetici sınıfta yer veril­di. Sömürgeciler, ilerleme ve aydınlanma getirdiklerini iddia ediyorlardı ama bu çabalar şiddet ve aşağılamayla gölgeleni­yordu. Örneğin Cezayir'in kontrol altına alınması yıllar sür­dü ve direniş hareketleri şiddet olaylarıyla bastırıldı.
Sayfa 50 - Koridor Yayıncılık.
132 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.