Son peygamber olan Peygamberimiz (s.a.v.) geçmiş ümmetlerin hallerinden habersiz olan bir kavim içinde ve ilim sahiplerinden yoksun bir şehirde büyümüştü. Başka bir ülkeye gidip de ders almadığı, herkesin bildiği bir şeydi. Kısacası ümmi(okuma yazması olmayan) bir kimseydi. Halbuki, Allah Teala'nın vahy ve ilhamıyla, nice gayb ilimlerini insanlara bildirir; Tevrat, İncil ve Allah tarafından indirilmiş diğer kitaplardaki konuları sağlam bir şekilde haber verirdi. Bu durum onun peygamberliğine yeterli bir delil olup, başka bir ispata ihtiyaç yok iken, ayrıca bir çok mu'cizeler gösterirdi.
Kendi yaşadığı topluma karşı sorumluluk duygusundan yoksun olan insanların bir araya gelerek oluşturduğu bu tip anti sosyal gruplar, insanın genel anlamda sosyalleşmesinin ne denli önemli olduğuna da ciddiyetle işaret etmektedir. Demek ki, ilk yaratılırken yalnızlık duygusuyla yüzleştirilen insan, bizlere çok önemli mesajlar veriyor. Yalnızlığın, bir insan için son derece sevimsiz bir durum olduğu gerçeğini ortaya koyan o bildik olay, aslında sadece ilk yaratılmış insan için değil (bakılacak olursa) tüm insanlık için geçerli bir ders niteliğindedir.
Sayfa 23
Reklam
son ve bence kitabı kısmen özetleyen alıntı :')
"belsize'da yaşayanları, yakında döneceğim okulda briç oynayan, dedikodu yapan, ders çalışan kızlardan o kadar farklı kılan neydi acaba? o kızlar da bir tür sırça fanusun içinde yaşamıyor muydu?"
Sayfa 247 - belsize: akıl hastanesinin adıKitabı okudu
"Nasıl?" diye sordu Vin. "Nasıl yapabiliyorsun? Ve insanlara nasıl hâlâ güvenebilirsin? Onun sana yaptığı şeyden ders almadın mı?" Kelsier omuz silki. "Bence... bence Mare'ı sevmek ile ihanet de dâhil, onu hiç tanımamış olmak arasında seçim yapma şansım olsa, sevgiyi seçerdim. Riske girdim ve kaybettim ama o risk yine de buna değerdi. Bu dostlarım için de aynı. Bizim mesleğimizde şüphecilik iyidir ama sadece bir yere kadar. Eğer bana karşı dönerlerse ne olacağı hakkında endişe etmektense, adamlarıma güvenmeyi tercih ederim."
Sayfa 233Kitabı okudu
Okulda cebimizdeki para şakır şukur ettikçe zengin, fiyakalı sanırdık kendimizi. Yine o anların verdiği bir mutlulukla bazıları simit ısmarlardı, bazıları aç kalırdı, bazıları da sırf okul sonrası daha fazla acıkmamak için simit ayran parasını son ders teneffüsüne saklardı. İyi çocuklar vardı, diğerleri de vardı, şu biraz şişko, biraz cimri olanlar. Toktular, anlamazlardı. Bizi anlayanlar genelde cebinde fazla parası olmayanlardı.
elinize verilene sevinmeyin,alınanada üzülmeyin
İnsan o kadar hazır ki bir şeylere sahip olup gülümsemeye ve bir şeyler gidince de üzülmeye. Dışardan gelen güzel sözler sevindirdiği gibi kötü sözler de incitebiliyor. Ama neydi ilk ders? İncitmemek, son ders de incinmemektir. Seni incitenler varsa sabret onların sevaplarından alıyorsun. Şunu da unutma ki incinmek de bir kusurdur. Ayet ne diyor? "Elinize verilene sevinmeyin, alınana da üzülmeyin."
Sayfa 169Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.