Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk Şifresi
İnsana düşünce gücü veren Tanrı onu kullanamazsın demez! Tanrının öyle bir amacı olsaydı insana us ve duyunç yeteneği vermezdi. En büyük gücüdür insanın düşünce. Bak bir Türk yaşamı boyunca düşününce kozmik hafızanın sifresine o güç ile uzaya gitmeden ulaştı. Yıllarca gökyüzünde şeytan, Türk ile neden uğraştı ve eli hala neden boştu! Atam
Hiç Bir Şey, Benimdir Deme!
Eski bir bakandan bir konferansta konuşma yapması istenmişti. Elinde kağıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına başladı. Ama kafasının başka yerde olduğu sanki anlaşılıyordu. Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı. Derin bir nefes aldı ve: “Biliyor musunuz ne
Reklam
69 syf.
10/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
Olağanüstü Bir Gece
Etkilenip ders çıkardığım bir kitaptır. Öncelikle kitabın başlarında Stefan Zweig' in (bana göre tarzı olan) olayların sona doğru kötü bitmesini bekliyordum. Bu sonun intihar olacağını düşünüyordum . Bunun sebebi ise kitabın başlarındaki karakterin her şeye sahip olmasından dolayı hedefinin olmamasıydı. İnsanın eğer inancı yoksa veya inancı zayıfsa bide üstüne hayatta çaba harcayacağı birşey yoksa sonu çoğunlukla intihar oluyor . İlk başlarda hırsızlık yapmış olan karakterimizin kitabın sonlarına doğru yaptığı iyiliklerle kendine tekrar yaşam ışığı bulması gerçekten çok güzeldi . Demekki hayatta hiçbir amacında olmasa insanlara hatta hayvanlara yardım etmek, gönüllerini almak, onlara ilgi göstermek insanı hayatta tutar . Son olarakta Nurettin Topçu' nun da dediği gibi ; " İnsan 3 şeyin peşinde olmalı ; Hakikatin , Hayrın , Güzelliğin "
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,7bin okunma
Ders kitapları ve masanın üstünde kenarları kıvrılmış defterler yaz gelip de gözümün önünden gidince ben de rahat bir soluk alıyor, boş kalan yerlerine bir ağaca veya kumruya bakar gibi memnuniyetle bakıyordum.Uzun nisan, mayıs, haziran günlerinde Üsküdar’dan Beykoz’a kadar sahil çehre ve renk değiştirirken bütün bu müthiş emek bir bakış derinliği ile yapraklara, çiçeklere aksediyordu. Bazen Kandilli’de, Çengelköy’de, Kanlıca’da bir ağacın altında ya da vapur iskelesinin yanında hatta bizzat iskelede vapura daha saatler varken minik yolcu salonuna girmiş bekleyen yaşlı çehrelerde yüzün son alacağı asli hale yani iskelet haline çok yaklaşmış halinin ve donuk bakışların perdeli bursunu görmek, dizlere konmuş ellerin ince ama bazen şaşılacak kadar güçlü damarlı parmaklarından hala cılız ve takatsiz bir deveranla akan mavi kana bakınca bu solgun veda bedenleri ve vedalı bakışlarla erguvan rengi ve yeşilin tazesi havada bir telaşlı cıvıltı, dallardaki kimliği belirsiz hışırtı, sessizce kısa süreliğine yanaşan vapur içimde hayata karşı derin bir hayal kırıklığı çarptırıldı. Sanki kalbimin zarı soyulmuş, yanmada ve ağırlığı ile aşağı doğru sarkmadaydı.
Öyle miymiş?
Öyle miymiş?
Bir Kürt'e Türk demek veya onu Türkleştirmeye çalışmak Kürt sorunudur. Çünkü Kürtler de tarihleri binlerce yıl öncesinden Mezopotamya'ya yani bugünkü Kürdistan coğrafyasına dayanan kadim bir halktır. Zaten dilleri de farklı dil grubundandır. Kürtçe, Hint Avrupa dil grubundan, Türkçe ise Ural Altay dil grubundandır. Sadece bu bile iki
Sayfa 68 - Dipnot YayınlarıKitabı okuyor
"Yine kendimi tam bir aptal gibi hissediyorum ama sormam gereken son bir soru var. Jacob mutlu mu?" Böylece kuyunun dibine ulaştığımı anlıyorum. Madam König küçümser bir hava takınıp ders veren öğretmen edasıyla, sözcükleri tane tane telaffuz ederek karşılık veriyor: “Tabii ki mutlu. Olmaması için herhangi bir sebep düşünebiliyor musun?” Bu kadını öldürüp parçalara bölmek lazım.
Reklam
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik... "Zaman bendedir ve mekân bana emanettir!" şuurunda bir gençlik... Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk ikibuçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını Allah'ın, Kur'ân'ında
232 syf.
8/10 puan verdi
Kiralık Konak
Öncelikle merhabalar Cumhuriyet Dönemi yazarlarımızdan Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nda ‘‘Kiralık Konak’’ adlı eseri biraz anlatıp yorumlamaya çalışacağım biraz ders anlatır gibi anlatacağım muhtemelen :) Kiralık Konak: 1922 yılında yayınlanmıştır tamamen sembolik bir romandır. Eserde 3 kuşak çatışması vardır. Konusu büyük bir batı hayranlığı
Kiralık Konak
Kiralık KonakYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202317,8bin okunma
İfrat ve Tefrit]Bilinmeli ki hükümdar yaptığı işlerde üç şekilde davranmış olabilir: Ya işleri yaparken orta bir yol tutup ölçülü bir tavır sergilemiştir -ki bu bütün işlerde adalettir-, yahut aşırı gitmiş veya ihmalkârlık göstermiştir. Aşırı gitme ve ihmalkârlığın her ikisi de orta yoldan sapma ve haktan uzaklaşmadır. O, bu hususları derinlemesine inceleyip araştırma yaparak tanısın, işi yürürlü-ğe koymadan ve kökenine inmeden önce iyice düşünsün. Bunun yanında başkalarının yaptıklarını da gözden geçirsin. Güzel olanlardan beğendiğini, faziletinden dolayı iyi gördüğünü yapmaya koyulsun, onları yaparak kendini süslesin. Zira mutlu kişi, başkalarının yaptıklarını gözden geçirip onların kötü olanlarına son veren, iyilerine uyup güzel faydaları elde eden ve tecrübelerin olası riskinden emin olan kimsedir. Peygamber’den (salât ve selâm üzerine olsun) rivayet edildiğine göre o şöyle buyurmuştur: “Bahtiyar kişi, başkasından ibret alan insandır.”1Şair şöyle der:Şüphesiz mutlu kişinin başkasından alacağı bir ibret vardır Tecrübelerde de bir düstur (tahkim) ve alınacak bir ders vardır
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.