1. Güneş, ışığı yok edilerek bir bohça gibi dürülüp söndürüldüğü zaman, 2. Kâinattaki düzenin bozulmasıyla, gezegenler ve yıldızlar parçalanıp savrulduğu, ışıkları karartılarak bulanıklaştığı zaman, 3. Dağlar yerlerinden koparılıp bulutlar gibi yürütüldüğü zaman, 4. Doğurmak üzere olan on aylık dişi develer başıboş bırakıldığı, yani kıyâmetin
Sayfa 751Kitabı okudu
Felsefi akıl, bugüne dek gerçekleştirdiği tüm insani ilerlemeyi, aklın huzur bulduğu herhangi bir yerin tekin olmadığı yolundaki kuşkucu gözleme borçlu ise; ve eğer felsefi aklın yakın zamanda eleştirel uğ­ raşı yoluyla gerçekleştirdiği dikkate değer gelişmesini, bizzat ünlü kaşifi1 kuşkuculuğa borçlu olduğunu açıkça itiraf ettiyse; ve eğer bu­
Reklam
Diyorsunuz ki, hayat yalnız başına çok büyük bir nimettir. Ancak bu hayat, çoğu kez acılarla, korkularla, çoğu kez zalim olan ve çok az hak ettiğimiz hastalıklarla sürekli olarak tedirgin edilmiyor mu? Böy­lece birçok taraftan tehdit edilen bu hayat her an elimizden alınamaz mı? Bir süre yaşadıktan sonra sevgili eşinden, sevgili bir evlattan, avutucu bir dosttan ayrılmamış olan; ve bunlardan ayrılık ve acıların düşünce gücünü sürekli olarak istila ve tedirgin etmediği kim vardır? Zehir gibi acı felaket bardağını başına dikmek zorunda kalmamış çok az kimse vardır. Çok az kimse vardır ki, hayatın son bulmasını çoğu kez istemesin. Sözün kısası, dünyaya gelmek ya da gelmemek, görüş ve isteğimize bağlı olmamıştır. Bir süre kendisiyle eğlendikten sonra, kesip yemek üzere tutsak ederek kümesine koyduğundan dolayı, kuşun, avcısına pek çok duygusal şükran ve gönül borcu mu beslemesi gerekir?
Sayfa 194Kitabı okudu
"Nihilizm, bir felsefi görüştür ve genel olarak hayatın veya evrenin anlamının olmadığına inanır. Bu görüş, bazı insanlar için yaşamda bir amaç, hedef veya anlam arayışına son verir. Örneğin, bir nihilist insan, hayatında ne kadar çalışırsa çalışsın, sonunda her şeyin anlamsız olduğuna inanabilir. Ancak, farklı insanlar farklı şekillerde yorumlayabilir ve bazıları için nihilizm tam tersi bir anlam taşıyabilir. Örneğin, biri herhangi bir anlamın var olduğuna inanabilir, ancak bu anlamın insandan bağımsız olduğuna inanabilir."
Sayfa 9 - CreateSpaceKitabı okuyor
Sakalar
Kaderin bir cilvesi olarak XVIII. Yüzyıl da bir Sibirya araştırıcısı olmak durumunda kalan İsveçli savaş esiri i. Stralenberg, Sahaların atalarının Orta Asya Sakları olabile ceğini ilk defa dile getirmiş bulunuyor. Daha sonra Rus bilim adamı N. A. Aristov da aynı sonuca varmıştır.. Fakat Sovyet bilim çevrelerinde, eski Sakların Doğu İran kökenli bir halk olduğu görüşü kabul edilmişti. Bu görüş tarihi gerçeklerle pek örtüşme mekle beraber, Sovyetler Birliği var olduğu sürece geçerli bir gö- rüştü, yalnız son dönemlerde pek itibar görmemektedir. Zira Sa- ha kültüründe var olan ve bu tez (Irani kökler) kapsamında yorumlanmaya çalışılan birçok unsur, eski Türk etnokültürel gelenekleri kapsamında gayet rahatlıkla açıklanabilir.
Sayfa 286 - Selenge Yayınevi
Kostantinopolis Kuşatması (6 Nisan - 29 Mayıs)
6 Nisan-29 Mayıs 1453 tarihleri arasında elli dört gün süren İstanbul muhasarası esnasında bu iki görüş, iki buhranlı anda tekrar karşı karşıya gelmiştir. Mayıs'ın dördüncü haftası Macarlar'ın ve bir Haçlı donanmasının harekete geçtiği haberi orduda yayıldı. Padişahın barışla şehri teslim alma girişimleri de askeri sabırsızlığa ve
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.