Stefan Zweig’in psikolojik derinliği ustalıkla işlediği *Amok Koşucusu*, bir insanın içsel çöküşünü ve vicdan azabıyla boğuşmasını çarpıcı biçimde anlatıyor. Kitap, egzotik bir ortamda geçen tek bir olay üzerinden insan ruhunun karanlık kıvrımlarına ışık tutuyor.
Hikâye, bir gemi yolculuğunda anlatılan, geçmişe ait bir itiraf üzerine kurulu. Başkahraman, Uzak Doğu’da görev yapan bir doktorun, kibriyle yaptığı bir hatanın sonuçlarını düzeltme çabasını ve bu çabanın onu nasıl bir *"amok koşusu"*na (kontrolsüz, ölümüne bir çılgınlık hali) sürüklediğini anlatıyor.
Zweig’in dili sade ama ruhsal çözümlemeleri son derece derin. Suçluluk, saplantı, gurur ve geç kalmış pişmanlık temaları bir araya gelerek kısa ama çarpıcı bir anlatı sunuyor.
*Kısa ama unutulmaz bir eser arayanlar için Amok Koşucusu kesinlikle okunmalı.* Zweig’in insan psikolojisine dair sezgileri bu kitapta da etkileyici bir biçimde karşımıza çıkıyor.