Büyükanne. Aklaşmış saçlarını toplamış, yüzü ince. Sıska bacakları. Hep
mutfakta, midesine bir bıçak dayamış olarak yakaladığım büyükanne, hareketsiz.
Ne kendi kıpırdıyor, ne de bıçağı kıpırdatıyor.
- Ne yapıyorsun burada? diye soruyor çocuk.
- Kendimi öldürmeye çalışıyorum.
Anıların tüm görüntülerini vermeyeceğim. Sonsuz gerideler.
SES
-Kim ölmüş ? dedi bir ses.
-Kim öldürmüş ? dedi bir başka ses.
-Kaç kişi ölmüş ? dedi bir üçüncü ses.
-Ne zaman öldürmüşler ? dedi tanımadık bir ses.
-Öldüren de ölür, dedi tanıdık bir ses.
-Üç de çocuk, dedi değişik bir ses.
-Beş de kadın, dedi aynı ses.
-Nereye gidiyoruz, diye sordu yaşlı bir ses.
-Bilmez gibi konuşma, dedi genç bir ses.
-Vallah bilmez, dedi son ses.
Çünkü onunla birlikte, gözünü kapamadan önce gördüğü dağın doruğu da öldü evin penceresi de öldü havlayan köpek de öldü çeşmenin akan suyu da öldü rüzgarda salınan kavaklar da öldü eriyen kar da öldü ve en son güneş öldü--
Kendi deyişleriyle bana ağır muhabbeti, argo konuşmayı öğretiyorlar. Bu, genel konuşma diline iğrenç bir tümör, bir siğil gibi eklemlenmiş bir dil. Bazen ilginç bir tutarlılığı, bazen de ürkütücü bir özgürlüğü var.
Ölmeden önce dünyanın iyiliğini isteyen bir insan. Size hayata dair son tavsiyelerini veriyor. Çocuklarınıza nasıl davranmanızdan hayattan başka ne şekilde tat alacağınıza kadar bir çok öneri barındırıyor..
Son KonuşmaRandy Pausch · Butik Yayınları · 2008307 okunma