"..halka baktım ve gördüm ki, herkes birbirine saldırıp kavga ediyor. Bu manzarayı görünce Allah'ın şu âyetini düşündüm: إن الشيطان لكم عدو فاتخذوه عدوا. "Hakikaten şeytan size düşmandır; siz de onu düşman edinin." (Fâtır: 6) Sadece ezeli düşmanımız olan şeytana düşman kesildim. Ve son derece hassas tedbirler alarak ondan öcümüzü almaya çalıştım. Çünkü onun bana düşman olduğuna Allah şahitlik etmektedir. Şu halde ondan başkasına düşmanlık beslemeyi bırakmak benim için vazife oldu." °°Hatem-i Esam
“Ben bir Müslümanım ve öyle kalacağım. Kendimi dünyadaki İslâm davasının bir neferi olarak telakki ediyorum ve son günüme kadar da böyle hissedeceğim. Çünkü İslâm benim için güzel ve asil olan her şeyin diğer adı; dünyadaki Müslüman halklar için daha iyi bir gelecek vaadinin ya da umudunun, onlar için onurlu ve özgür bir hayatın, kısacası benim inancıma göre uğrunda yaşamaya değer olan her şeyin adıdır.’’ -Aliya İzzetbegoviç
Reklam
Ebu Said el-Hudrî
-Bir heyeti misafir ederken de yanındaydı Peygamberinin, rüyasını anlatırken de.. -Haramdan sakındıran sözlerini de işitti, son anlarında son nasihatlerini de.. -Yağmurlu bir günde mescidin tavanındaki hurma dallarından yağmur suları boşaldığı esnada, Peygamberinin su içinde nasıl namaz kıldığına da şahitlik etmişti, faziletinden dolayı yatsı namazını geciktirerek eda edişine de..
Sayfa 132Kitabı okudu
Mumyalama işlemi
Daha hızlı bozuldukları için organlar çıkarılırdı (Yargı anında şahitlik etmek için bedende bırakılan kalp, ruhani nöbetçi, hariç). Dört kilit organa özel işlem uygulanırdı: Mide, bağırsaklar, akciğerler ve karaciğer, ama ilginçtir ki bu listeye, atıldığı anlaşılan beyin dahil değildi. Bu organlar yıkanır, natrona (doğal bir tuz) kaplanır ve kurutulur, reçinelerle boyanır, ayrı paketler halinde sarılır ve dört Kanopos küpüne konarak mezara yerleştirilirdi. Her biri ayrı bir tanrı tarafından korunurdu. Vücut natronda kurutulurdu. En azından kırk günlük bir dönemden sonra natron temizlenir; yağ ve reçinelerle yıkanıp orijinal biçimini sağlamak için ketenle doldurularak defne hazırlanırdı. Son olarak biçimini koruması için keten kuşaklarla sıkıca sarılır ve sargılar arasına muskalar yerleştirilirdi.
Sayfa 130Kitabı okudu
Bakma sen… Yeryüzünün, fitneyle dolduğuna, Cehâletin, bu kadar cesaret bulduğuna; Bakma sen.. Zâlimlerin hükümrân olduğuna;     Firavunlar, Kârunlar, Berzah’ta beklemede,     Hepsi hesap verecek, o Büyük Mahkeme'de.   Bakma sen.. Dalâletin îtibâr gördüğüne, Zilletin, zirvelerde saltanat sürdüğüne, Bakma sen.. Adâletin, yerde süründüğüne;    
Bugün erkek, kadın, genç, yaşlı adeta sosyal medyada fotoğraf paylaşımı çılgınlığı yaşıyoruz. Sosyal medya ile birlikte evlerimizin mahremiyet kurallarının yerle bir edildiği zamanlara şahitlik ediyoruz. Üzgünken ben, mutlu ben, tesettürlü ben, evdeyken ben, yatarken ben, yemek yerken ben gibi bir yığın sözcükle paylaşılan fotoğraflar bir anda sosyal medyada binlerce insanın telefonuna ve bilgisayar ekranına servis ediliyor. Daha çok beğeni alma dürtüsü ile evlerin, aile hayatlarının en mahrem anları, yatak odası köşeleri dâhil en mahrem köşeleri sosyal medya fotoğrafları ile milyonlarca insanın beğenisine sunuluyor. Hiç tanınmayan, bilinmeyen binlerce insanın beğen tuşuna basması karşılığında bütün mahremiyet sınırları maalesef ortadan kaldırılıyor
Reklam
ülkenin girişine asılmalık Maide 8 tefsiri
«Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutan hâkimler, adalet örneği şahitler olun. Bir millete olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sürüklemesin, âdil olun. Bu, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun, Şüphesiz ki Allah işlediklerinizden haberdardır.» Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutan hâkimler ve adalet timsali şahitler olunuz.
•Son•(*hayır ağlamıyorum*)
"Arin evlenelim mi?" "Evlenelim" İşte bizim aşk dolu asıl hikâyemiz burada başlamıştı. Yazılı olmayan kanunlarım üzerinden kurulan hayatlar üzerine birleşmişti hayatımız. Kâbusu yaşarken zorlu yollardan geçip rüyaya çevirmeyi başarmıştık. Ben Arin Demirhan intikam uğruna girdiğim bu konakta artık her şeyin yerine oturmuş şekilde yaşamımı sürdürüyorum. Eski kalan yapbozun parçaları şimdi tamamlanmıştı. Gök ve yer şahitlik ediyordu bi anımıza. Aslında daha o gün İstanbul'da karşılaşmamız üzerine yazılmıştı hikâyemiz. Kanunsuz topraklar Arin ve Berzan'ın acılı tatlılı hikâyesini yaşamışlardı. Acısını yakmış, tatlısını sevdirmişti. Kral ve Kraliçenin 3 prensi ve 2 prensesi vardı. Onlar bu hikâyenin en masum olanlarıydı.
Emperyalizm veya kolonyalizm olarak adlandırılan Batı'nın kölelik sistemleri Britanya'ya, Fransa'ya, Amerika'ya has bir şey değil. Bilakis, buradaki çıkarlarla, Fransa'nın ve Britanya'nın çıkarları çatışma halinde. Bu devasa bir blok, büyük bir ittifak; Amerikan güç sistemi veya Fransız güç sistemi değil, uluslararası
Sayfa 212 - Pınar YayınlarıKitabı okudu
283 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.