"Bazen kısa hikayelerin vedası daha uzun olur diğerlerinden. Çünkü yarım kalan, yaşanmamış ne varsa, en çok onlar uzatır vedayı. Yaşayamadığınız ne kadar şey varsa onunla aranızda, bir boşlukta hepsini yaşamış gibi tüketmeye çalışırsınız. Veda en çok, sizin ona son dokunuşunuzla, başkasının ona ilk dokunuşu arasındadır. Tüm hayatınız o iki dokunuşun arasında şekillenir. Ya kendinizi kurtarırsınız ya da geç kalıp kaybolursunuz. Veda uzar, uzar ve sihirli bir dokunuş gibi, bir başkası ona dokunduğunda sona erer. Bir hikaye yarım kaldığında, tamamlansaydı ne olurdu merakının esiri olmakla, iyi ki daha çok yaralanmadım hissinin arasında bir yerde durursunuz. Aşk, bir suçluyu, suçtan daha çok sevmektir. Evet onlar suçludur, çünkü bir kez tadına bakılmış her şey hayatta yarım bırakılmış demektir."
YARIM
Nereye tutunacaktık ? Bana ne diyen, bacağında asılı koyunların dudak büken, omuz silken kalabalığı içinde yapayalnızdık. Bana bunların böyle olduğunu anlatan sebepler çoktu... Elini yoksullardan en son çeken mübarek ekmekle kara zeytine bile veda ettiğimiz günlerden bir gün annem........
Reklam
VEDA Hani o, bırakıp giderken seni; Bu öksüz tavrı takmayacaktın? Alnına koyarken veda buseni, Yüzüme bu türlü bakmayacaktın? Hani ey gözlerim, bu son vedada, Yolunu kaybeden yolcunun sağda, Birini çağırmak için imdada, Yaptığı ateşi yakmayacaktın? Gelse de en acı sözler dilime, Uçacak sanırdım birkaç kelime... Bir alev halinde düştün elime, Hani ey gözyaşım, akmayacaktın? Orhan Seyfi ORHON
"O fotoğraf Sezen şarkısı oldu Erdal Eren'i son anlarında çektiğim o fotoğrafları, milyonlarca kişi gibi Sezen Aksu da görmüş ve çok etkilenmiş. Anlatırken, "Öylesine masum, öylesine ölümden uzak, öylesine genç ki... Hikayesini de okudum. Ama beni esas vuran o 'son bakış' fotoğrafıydı Savaş. 'AĞIT GİBİ...' Aysel Gürel'e gösterdim o fotoğrafı. Birlikte bir şeyler yazdık. Onno'ya verdik besteledi (Tunç). Şarkıdan çok ağıta benzedi. Yürekten kopup gelen, saf, duru, sahici..." dedi. Ve işte o ağıtın sözleri. "Bir an duruşu gibi Ömrün gidişi gibi Veda ederken Aşk ateşi gibi söner iç çekişler Amman amman yandım aman Acı yüzler" Savaş AY
Erdal .. Mamak Askeri Cezaevi'nde idam hükümlüsü bir gencin, Erdal Eren'in son fotoğraflarını çekmiştim yıllar önce. Yarım saat kadar yanında kalıp, koşullar elverdiğince konuşup, yaklaşık 2 'makara' fotoğraflayıp ayrılmıştım oradan. Deklanşöre son defa basıp, parmaklıklar arasından 'sessiz sitemsiz' bakışını dondurduğum o günün gece yarısında
164 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Şebnem BURCUOĞLU'nun Kocan Kadar Konuş adlı kitabında sıkça bahsedilen bu romanı merak edıyorm. Elimdekı romanı bitirden hemen sonra okuyacağım ilk kıtap bu!! okudum.. Çok duygusaldı ya :( Meğer Kitap kahramanımız Madonna, Raif Bey onu şehrine çağırmaya hazırlandığı sıralarda hayata veda etmiş. . . Romanda merak ettiğim bişey var Raif, babasının vefatı üzerine Türkiye dönüyor ve bi süre sonra Madonna'nın mektuplarına cevap vermediğini göruyor. Neden hemen o an çıkıp gitmedi ki yanına :/ Kitabın son sayfalarına doğru yatağımda doğruldum ve büyük merakla ve okudugum sayfalardan sonra yüzümde oluşan şaşkınlıkla devat ettim okumaya. Son derece heyecanlı, bi o kadar da dokunaklıydı. Sabahattin Ali'yi araştırdım kitabı 1940'lı senelerde yazmış. Yılların kitabıymış elımdekı... Şu zamana kadar neden alıp da okumadığım merak konusu ve bi kayıp. Şahaneydi..
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021316,7bin okunma
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.