"Teslim bayrağını çekmeden burçlara, Söylenecek son söze en güzel örnek: Ağaçlara benzeyip, ayakta ölmek..." (Gültekin Samanoğlu)
Sayfa 196 - TDK YayınlarıKitabı okuyor
Ama tabii bibliyofiller ve özellikle çağdaş kitap koleksiyonu yapanlar, evlerine gelip bütün o rafları görünce, "Ne kadar çok kitap var burada! Hepsini okudunuz mu?" diye soran geri zekalılara maruz ka­lırlar. Gündelik deneyimlerimiz, bu sorunun, zeka düzeyi ortalamanın üzerinde olanlar tarafından da sorulduğunu gösteriyor. Böyle bir hakarete bildiğim kadarıyla üç standart cevaptan biri verilebilir. Birin­cisi, ziyaretçinin lafını ağzına tıkar ve aradaki her türlü ilişkiye son verir: "Hiçbirini okumadım, yoksa onları neden burada tutayım ki?" Ancak bu cevap baş belası kişide üstünlük duygusu uyandırdığı için onu hoşnut eder ve ben böylelerine öyle bir iyilik yapmak için hiçbir neden göremiyorum. İkinci cevap, baş belası kişide aşağılık duygusu uyandırır: "Çok daha fazlasını okudum efendim, çok daha fazlasını!" Üçüncü cevap ikincinin bir varyasyonudur; ziya­retçinin şaşkınlığa kapılıp kahrolmasını istediğim zaman buna başvururum: "Hayır," derim, "okuduk­larım fakültede, bunlar gelecek haftaya kadar okumam gerekenler."
Reklam
Yazıları silinmiş kağıtlara benzetiyordum kendimi: aynı kağıt üzerinde, daha yeni yazılar altında, son derece değerli, bir eski metin bulan bir bilginin sevincini tadıyordum. Neydi bu gizli metin? Bu metni okumak için yeni metinleri silmek gerekmez miydi her şeyden önce?
Yaşamda Olmayanı Suçlamaya Başladılar Son günlerde bazı yazarlara asılsız yazılar yazdırarak konuyu saptırmak istiyorlar. Yok efendim Vehbi Koç ve Rahmi Koç Cumhuriyet'ten yanaymış Mustafa Koç bir cemaatin oyununa gelmiş ve son yirmi yılda iktidar olan parti ile birlikte hareket ediyormuş falan. Yok efendim bilderberg cemaatinin
Bugün Kudüs'te son asrın dev binalarını kaldırırsanız eski şehrin göbeğinde müthiş bir binanın sivrildiğini görürsünüz: MS 300'lerde Konstantin'in annesi Helena'nın yaptırdığı Kıyame Kilisesi. 690'larda Kudüs'e damgasını vuran yapı buydu ve bakılan her yerden görülen, Hristiyanlığın şehirdeki manevi hakimi hükmündeydi. Bu imajı kırmak ve Kudüs'e İslam'ın mührünü vurmak amacıyla herkesin dikkatini çekecek, bakan herkesin gözünü kamaştıracak bir yapıya ihtiyaç duyuldu. İşte Kubbetü's-Sahra bu amaçla inşa edilmiştir. Gerçekten de yapının bu özel konumu ve süslemeleri yüzyıllar boyunca yerli yabancı birçok sanatçı, gezgin ve devlet adamını etkilemiştir. Kudüs'ü işgal eden Haçlılar zamanında Almanya'da inşa edilen Aix Şapeli, Lodra'daki Tapınak Kilisesi inşasında Kubbetü's Sahra'dan etkilenilmiştir. Kubberü's Sahra'nın üzerindeki yazılar son derece ilginçtir. Özellikle Allah'ın bir ve benzersiz olduğu, doğmadığı, doğurulmadığı, O'nun eş ve ortağının olmadığına dair ayetler Kubbetü's Sahra'nın üzerine belli bir sebebe binaen yerleştirilmiştir. Malum olduğu üzere Kudüs'te kitap ehli başka topluluklar da yaşamaktadır. Buradaki ayet kuşakları ile onlara mesaj verilmeye çalışılmıştır. Hristiyanların Allahu Teala'ya (hâşâ) oğul ithaf etmeleri ya da Yahudilerin, Allahu Teala'ya, yeryüzünü altı günde yarattığı, sonra (hâşâ) yorulduğu, yedinci gün dinlendiği gibi insanlık vasıfları ile zikretmesinden dolayı bu göz önündeki yapı üzerine konulan ayetlerle Allah'ın gerçek vasıfları vurgulanmıştır.
Sayfa 261
Günümüzde Irak sınırlan içinde yer alan Babil'deki uygarlık hakkında, diğer tüm uygarlıklardan daha çok şey biliyoruz. Bunun basit bir nedeni var: Babil halkı kil tabletlere yazılar yazdı. Yaklaşık 6000 yıl önce yazılan bu kil tabletlerin binlercesi günümüze ulaştı ve bize Babillilerin dünyaya bakışını anlattı. Babilliler son derece organizeydi; hasatlar, erzaklar ve mali kaynakların kayıtlarını özenle tutmuşlardı.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.