Değer verdiğim insanların tavsiye ettiği kitapları okumayı oldum olası sevmişimdir. Bu kitapları okurken bu değer verdiğim insanların neden o kitapları sevdiğini düşünür, hatta o kitaplarda onlardan bir parça da bulurum. Piruze’ye de işte böyle bir arkadaş tavsiyesiyle başladım. Öncelikle Piruze’nin bu yazardan okuduğum ilk kitap olduğunu söylemeliyim. Bu yüzden de tarzına aşina değildim. Ama kitabı kütüphaneden aldıktan sonra sabırsızlandığım için aralarına bir göz attığımda –bence bunu hepimiz yapıyoruz!—oldukça akıcı olduğunu fark ettim, bu yüzden de benim için kolay bir okuma deneyimi olacaktı. Son zamanlarda okuduğum ve bir türlü akmadığını hissettiğim kitaplardan sonra böyle bir şeye çok ihtiyacım vardı. Belki de çok da orijinal olmayan ve zaman zaman tarih detaylarıyla boğan bu hikayeyi bu kadar rahat okumamı sağlayan şey bu akıcı anlatım oldu. Kişisel olarak benim pek tarzım değildi ama bir okuyucunun bakış açısını değiştirebilecek tarzda okumaya değer bir kitap olduğuna inanıyorum.
"Kötü alışkanlıklar..."
Kötü alışkanlıklar deyince aklımıza gelen şeylerden birkaçı genelde şunlar oluyor : alkol , sigara , uyuşturucu türevi maddeler vb. Somut düşününce her şeyi daha sığ algılıyoruz ama derinlere inersek insanların elle tutulmayan , dışarıdan hayatına kötü bir etkisi yokmuş gibi izlenim veren ama aslında farkedilse
Son zamanlarda dünya benim için sıklıkla yabancısı olduğumu hissettiğim bir yere dönüşmüştü. Yönümü yitirdiğim bir yere. Ölümün ardından ilk uyanış belki buna benzer bir histir; nerede uyandığını bir anlığına hatırlayamamak.