Ben öldüğümde benim için yas tutma,
Bildirirken somurtkan çanlar dört bir yana
Dünyanın bütün bu iğrençliğinden kaçıp da
Yaşamaya gittiğimi en iğrenç solucanların yuvasına.
Okurken dizelerimi, unut onları yazan eli de şimdi.
Öyle çok seviyorum ki seni, ah sevgili,
Unutmanı isterim beni o şirin düşüncelerinde.
Beni düşündükçe acı çekmendense,
Büsbütün unutmanı isterim ismimi.
Kim bilir, ben toprak olduğumda, gördüğünde bu şiiri
Zavallı adımı söylemek zorunda da hissetme.
Bırak senin aşkın da çürüsün ben çürüdükçe.
Böylelikle şu hınzır dünya bakıp da senin yasına
Benden ötürü hor görmez seni ben göçtükten sonra.
Yas tutmaya kalkışma ecel beni aldı mı,
Nobran ve mendebur çan bildirdi mi bir kere
Bu iğrenç yeryüzünden kaçıp sığındığımı
Bana koynunu açan en iğrenç böceklere:
Bunları okuyunca yazanı anma derim;
Çünkü öyle sonsuzca seviyorum ki seni
Tatlı anılarında unutulmak isterim
Acı çektirecekse sana düşünmek beni.
Ah ben düştükten sonra bağrına toprakların
Göz atacak olursan bu şiirlere bir gün,
Söylemesin zavallı adımı dudakların,
Hayatımla birlikte bırak sevgin çürüsün;
Ah! Olur da okumak istersen şu dizeleri,
Gün gelip de ben toprağa büründüğümde,
Zavallı adımı öyle çok anayım deme,
Bırak benimle birlikte çürüyüp gitsin sevgin de;
Yoksa şu bilge dünya kederine bakıp da,
Alay eder seninle ben gittikten sonra.