Romanın başkahramanı Meursault’nun neden, varoluşçuluğun iki vehçesi olan, ilgisiz ve hissiz şekilde karakterize edildiğini açıklamaktadır. Camus, gerçekçi vaziyetler içerisinde konumlanmış karakterler oluşturduğundan; Meursalt’da, okuyucunun kendisiyle bağdaştıracağı bir karakter yaratmıştır. O Meursault’nun değişen, müphem kanılarının biçim verdiği bir okuyucu istemektedir. Bu kitap, bir birey olağandan farklı yoldan bir şey yaptığında toplumun onu nasıl yargıladığını açımlar. Roman boyunca Meursault, toplumla birçok kez temas kurmuştur fakat her seferinde toplumdan, kendisinin bir mütecaviz ya da yabancı olduğunu hissettiren duygularla baş başa kaldığı utandırıcı karşılıklar almıştır. Bu çalışma Meursault’nun Yabancı‘daki vaziyeti nezdinde, toplum ve bireyin nasıl karşı karşıya geldiklerine odaklanmayı denemektedir.