"Duygu; bir gerçek değil, birçok gerçek görüyordu. Hangisinin asıl gerçek olduğunu da ayırt edemiyordu. Belki de, birilerinin deyimiyle, gerçeği büküyordu?"
"Fikirler, bir otobüs durağında sıraya girmiş yolcular gibi birikme yapıyordu zihninde. Kalemi harekete geçmedikçe de bir yere kıpırdamıyorlardı. Aralarında ezilmemek, nefessiz kalıp boğulmamak, tıkanıp kalmamak için yazıyordu."
"Asıl kabullenemediği, bu dünyayı daha güzel bir yer yapmak isteyen narin bir ruhun fütursuzun biri tarafından darp edilmesine hiçbir şeyin, medeniyetin bile, engel olmayacağı düşüncesiydi."
'Duygu Uygarlığı' son zamanlarda okuduğum hem en akıcı, hem de en edebi değeri yüksek kitap oldu.
Kitap sanatla içli dışlı olan iki kardeşten biri olan Duygu'nun kaleme aldığı Duygu Uygarlığı isimli kitabın girişiyle başlıyor ve roman içinde roman okuyoruz. Bu kısım çok ince hesaplanmış ve iki romanda birbirleriyle ahkenkle haraket ediyor. Yazarın kalemi, olaylara bakış açışı, karakterlerin detaycılığı ve bunu aktarım yöntemi çok başarılı.
Özellikle Duygu'nun yazdığı satırları okumak, bunun okurda bıraktığı etki çok başarılı. Yazar bir yandan karakter geliştirmesi yaparken diğer tarafta okurda da "Acaba?" güzelce derinleştirmesi en sevdiğim kısımlardan biri oldu. Özellikle Karl Marx gibi isimlerin kitabın belirli yerlerindeki sohbetleri kitaba aslında bulunduğu anlamlardan öte anlamlar taşımasına çok yardımcı oluyor.
Duygu Uygarlığı kesinlikle okunması gereken kitaplardan ve eminim ki okuyan herkes bu kitaba bayılacak.
Saçmalamadan yaşamak mümkün mü? Bence değil. Hayatın hangi bir anında insan saçamalamak zorunda çünkü hayat düz gidemeyecek karmaşık. Arada saçmalamak gerçek anlamda iyi geliyor.
Tolga Yalçın’ın Saçma kitabı olmasaydı bu düşünceleri düşünmezdim sanırım çünkü kendi dünyamamda kaybolup gidince insanın bunu düşünmesi çok zor oluyor. Yazar aslında deneme olarak çıktığı bu yolculukta kendi uslubuyla insanlığın içinde büyüyen o kocaman karmaşaya ışık tutmuş. Kitabın isminin Saçma olduğuna sakın bakmayın çünkü kitap aslında unuttuğumuz bir çok şeyi, görmezden gördüğümüz bir çok duyguyu yeniden bizlere hatırlatmak için mükemmel bir fırsat.
Kitabın eğlenceli bir dili var. Bu da bir noktada yüzleşmekten kaçtıklarımızla yeniden karşılaşırken onların ağırlığında ezilmemizi engelliyor. Kitabın dili eğlenceli ancak anlattıkları birazcık size karışık gelebilir ama kitap genel olarak zihnimizin bir yansıması olduğu için kitabı bitirdiğinizde okuduğunuz her bir satırın aslında ne kadar mantıklı olduğunu fark ediyorsunuz.
Kitabın ismi her ne kadar Saçma olsa da aslında “Hepimiz Saçma değil miyiz?” Diye düşünmeden edemiyorum hala. Kısacası son dönemde okuduğum en güzel ve kendimle yüzleşme konusunda en başarılı kitaplardan bir tanesi oldu.
SaçmaTolga Yalçın · İkinci Adam Yayınları · 202266 okunma
"Çok seversek zarar veriyoruz. Ummadığımız ve tam da ihtiyacımız olan bir anda karşımıza çıkan renkleri kirletiyoruz. Sevgimiz, temiz yüreğimiz tuzağımız oluyor. Kocaman bir dilemma bu!"
"Lakin, Yarabbi!.. Anlasanıza, ölüyorum. Onların gözümün önünde seviştiklerinden, gözümün önünde... Ben işkenceler içinde kıvranırken, onların mutluluklarından ölüyorum..."
"Mustafa’yla Mesude göz göze geldiler. Demek ki kadın bebeği Afganistan’a götürmemek için bu yolu deniyordu. Başkasının felaketinin, kendi mutlulukları anlamına gelmesinin tuhaf hüznüne kapıldı ikisi de."
"İki kadın tek kelime edemeden her şeyi konuşmuşlardı. Emanet edenle emanet edilen arasında, iki ana olarak derin bir bağ kurulmuş, sözler verilmiş, yeminler edilmişti."
Bazen durup düşünüyorum da “herkesin elit şartlar ve haklarla yaşadığı dünya nasıl oldurdu?” diye. Savaşlar, açlık ve en önemlisi kötülük toprağa yine bu denli kök salabilir miydi? İçinizde bunun cevabını bilen aşağıya yazsın.
9 yaşındaki Scout için hayat oldukça kolaydır; abisi Jem’le geçirdiği oyun saatleri ve babası Atticus’la yaptığı okuma
Bu hayatta aynı anda bir kaç sevgiliyi birden idare edebilen insanları hep gıptayla istemişimdir. Hayır! İşin midesizlik boyutuyla ilgilenmiyorum. Ben bazen kalkıp su içmeye bile üşeniyorum siz nasıl yapıyorsunuz?
Dünyaca ünlü hollywood starı Evelyn Hugo’nun yedi kocası tartışmasız ki kariyerinden daha çok merak ediliyor. Şimdi ışıltılı kariyerinden oldukça uzak olan aktrist içinde sakladığı sırları açığa çıkarıyor.
Yalan söylemeyeceğim kitabı okuduğum yorumların ardından “fazla abartıldı ya!” diye düşünerek aldım. Yazar bize Marilyn Monoore gibi bir divanın bilinmeyen hayat hikayesini anlatıyor gibi görünse de hikayenin altında çok başka şeyler var. Okuduğumuz kadın karakter fazlasıyla hırslı olan ve hayattan ne beklediğini bilen ve istediğini elde eden biri. Yazar bu tarz bir betimlemenin üzerine 60’lı yılların nostaljik dünyasını çok güzel oturtmuş. Sayfaları okurken o dünyanın nostaljsine kapılıp gitmedim desem yalan söylemiş olurum. Evelyn’in her bir evliliği aslında fazlasıyla önemli bir ders içeriyor ve bu ders Kadın, erkek herkesi etkiliyor. Genel kurgunun üzerine oturtulurmuş entrika ve aşkın gerçek tanımı da kesinlikle kitabın çıtasını çok daha fazla yukarı çıkarıyor. Kitabı bitirdiğinizde ne kadar mükemmel olduğunu ve yayın evinin en iyi kitabı olduğunu düşünmezseniz gelin beni bulun.
Bir yerlerde sevgi daima sizi bekler. “Nereden bulacağız peki?” dediğinizi duyar gibiyim. Ne kadar ararsanız arayın o sizin ona gerçekten ihtiyacınızın olduğu an bir şekilde gelip sizi bulacaktır.
Türkân, Dönüş ve Derya’nın hikayesi kaldığı yerden devam ediyor. Üç kız kardeşin ayrılıkları sırları ve gizli kalmış aşkları bir bir gün yüzüne çıkıyor. Kocaman aile gelen sonbaharın ardından yeniden baharın gelip gelmeyeceğini merak ederken tüm yapraklarını bir arada tutmaya çalışıyor.
Aslında bu kitaplar ilgili söylemem gereken çok fazla şey var ama hangisini dile getireceğimi bilmiyorum. Aslında düşüncelerimi söylersem kitapla gerçekten vedalaşmak zorunda kalacağımı düşünüyorum. Şerinin finaline geldiğimizde bizi Kocaman bir aile hikayesinin nasıl son düzlüğüne geldiğini okuyoruz. Ayrılıklar, kayıplar, ölümler ve aşklar arasında hem yollarını kaybetmemeye çalışan hem de yapraklarını dökmemeye çalışan bir aile bu. İşte yazar bu noktada kalemini konuşturarak bam telinize ustaca dokunuyor. Kaleminin büyüsü ve üç kız kardeşin hikayesi gerçek anlamda gözlerini dolduruyor. Şimdi bu noktada kitabı ilgi çekici kılanın ne olduğunu merak ediyorsunuz çünkü bu şekilde çokça kitap var. İclal Aydın bize bu hikayeyi anlatırken kesinlikle bildiğiniz veya okuduğunuz hikayelerden çok farklı bir pay sunuyor. Kitabı okurken hepimizde var olan şeyler kitabın içerisinden tek tek çıkarak kalbinize konuyor. Yan kapınızda belki de sizinle aynı evde yaşayan tanıyıp görmediğiniz hikayeleri usta bir dille bize sunuyor. Böylece kitabı bitirdiğinizde mutlulukla keder içinde bir yerlerde sıkışıp kalıyor ve oradan hiç ayrılmak istemiyorsunuz.
Aşk. Benim için sadece Yeşilçam Filmlerinde var olan ve oradan öteye gitmeyecek bir sözcük. Ah “Boş Çerçeve” hala düşündükçe burnum sızlar!
Aşk artık eskisi kadar masum değil. Türlü kanunları ve vecibeleri var. Bunlardan bir tanesini eksik yaparsanız elinizdeki o mükemmel aşk otomatik olarak başınıza çoraplar örmeye başlar. Şimdi diyeceksiniz ki neden? Tatlım “Aşk Satar” bunu bilmiyor olamazdın herhalde?
Aşk satar Şebnem Burcuoğlunun yeni kitabı. Benim bakış açıma göre kendisi Tükiye’nin “Sophie Kinsella” şubesi. Bu savımdan neden bu kadar ısrar ettiğimi merak ediyorsanız söyliyeyim; birincisi ilişkilere yaklaşımı muazzam. Hiç kimse kadın erkek ilişkilerinin yeni kurallarını anlatırken bu kadar eğlenceli olamaz. Kitap aslında aşkın yeni kurallarından oluşuyor ama okurken bunları birer hikaye olarak görüyorsunuz. Her hikaye bir kurallar silsilesinde olması gerektiği gibi; Zincilrleme birbirlerine bağlılar ve birini atlarsanız çuvallarsınız. O yüzden hikayeleri sıralarını kaçırmadan okumanızı tavsiye ediyorum. Zaten kitaba başladığınız zaman bir sayfa bile atlayacağınızı zannetmiyorum ya. Neyse! Hikayelerin tamamen gerçek olması, kitabın eğlenceli olması ve günümüz ilişkilerine gerçek bir bakış açısı yakalaması çok güzel ama kitabın en güzel tarafı şu; “Aşk satar bebeğim. Ya kendisi size satar veya sizi satar ama her türlü satar.” Cümlesinin vücut bulmuş hali olan başka eser yok!
Aşk SatarŞebnem Burcuoğlu · Dex Yayınevi · 2019103 okunma