Ankara bu ay atölye çalışmamızda inceleyeceğimiz bir kitap.Kitabı ilk okumaya başladığımda çok hoşuma gitti.Milli Mücadele yıllarını ( Ankara'sını) anlatan bir kitap okuyacağımı düşündüm.İkinci bölümde savaş sonrası yıllara atladığını görünce şaşırdım.
İlk bölümün karakterlerinden kahraman Miralay Hakkı Bey'in komisyon alan bir aracıya dönüşmesi ( Meclis İdare Reisi iken) çağdaşlaşmayı bol içkili danslı partilerlerde araması şaşırttı beni.Aynı şekilde ilk bölümdeki milletvekili Murat Bey de sosyetede yer kapma mücadelesi veren, arsa spekülasyonu ve taahhüt işleri ile zenginleşen samimiyetini kaybeden bir şahsa dönüşür.
Tutucu Şeyh Emin bile kendince modernleşir.
Cumhuriyet sonrası, ideallerin terkedilip yozlaşması anlatılıyor ikinci bölümde.
Üçüncü bölümde ise Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun görmek istediği hayali Ankara anlatır.
Romanın kadın karakteri Selma Hanım'ı çok takdir ettim.Her bölümde başka biri ile evlidir.Kafasına uymayan erkeği boşar.️Son eşi Neşet Sabit idealisttir.
Yakup Kadri Neşet Sabit'in bakan olmak için CHP'den ayrılıp, DP'ye geçişini Panorama kitabında anlatıyormuş.Onu da okuyacağım umarım.
Yüz Yılın 100 Türk Romanı kitabında Fethi Naci'nin Ankara romanı üzerine oldukça sert bir eleştirisi var.
Naci'ye göre Ankara romanı Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun en kötü romanıymış.
"Tek şefe sonsuz bir hayranlık, halka ve demokrasiye inançsızlık, o dönemin çoğu yazarları gibi Yakup Kadri'ye de egemen." diyor Fethi Naci.
Bir tez romanı denilebilir sanırım Ankara için.