Mehmet Emin Ay
Hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak, sonsuz bir dayanma gücü demektir. Sonsuz kudret sahibi bir varlığa inanan, olayların O'nun iradesi ve yaratmasıyla meydana geldiği inancında olan bir kimse , içinde büyük bir ümit ve dayanma gücü bulacaktır. İman gücü sayesinde ümitsizliğe düşmeyerek, kurtuluş çareleri arayacaktır. İmanın sağlayacağı moral gücü ile her durumda dengeli, başarılı ve ümitli olmanın içi huzurunu duyacaktır.
Sayfa 139Kitabı okudu
Sallallahu aleyhi ve sellem.
Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve ahiretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselama tabi olarak geçirilirse, saadet-i ebediyye, sonsuz necat, kurtuluş umulur.
Sayfa 6 - Arı Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Çılgın Türkler'in Kurtuluş Kavgası
“Arkadaşlarıyla birlikte 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktığında generaldi Mustafa Kemal. Sonra üniformasını çıkardı. Yıllardır savaşan, gencecik evlatlarını şehit veren, yorgun, bitkin, yılgın ve ümitsiz, ama sonsuz dirençli insanların yaşadığı topraklarda, Anadolu topraklarında, kimsenin kolay kolay göze alamayacağı bir kalkışmayı başlattı. Tek güvencesi, çöken imparatorluğun tüm kahrını çekmesine karşılık, pek de kıymeti bilinmeyen Anadolu insanıydı. Bandırma Vapuru’ndan Samsun’a ayak basan ilk 18 kişiyle başlayan tam bağımsız Anadolu hareketine, zaman içinde tüm Anadolu halkı katıldı. Genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle ve yorgunluklarını, yılgınlıklarını, bıkkınlıklarını, ümitsizlerini artlarında bırakarak kavgaya girdiler. Aslında onlar yendi, onlar yenildi. Çok sözler edildi onlara dair ve onlar için, zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur denildi. Mustafa Kemal, Samsun’a gitmeden önce, Bekir Ağa Bölüğü’nde tutuklu bulunan Fethi Bey’i görmeye gittiğinde, “Ne biz bu durumda kalacağız, ne de ülkeyi bu durumda bırakacağız.” derken, işte bu zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri olmayanlara güvenmişti. Anadolu’nun bağımsızlığı kavgasına girenlerden bazılarının yolları, sonraki yıllarda Mustafa Kemal’le ayrılmış bile olsa, onlar Çılgın Türkler’di. Çılgın olmasalar, boyunlarında idam fermanı varken, hangi akla hizmet bir ulusun kurtuluş kavgasını başlatabilirlerdi?”
Bilgi YayıneviKitabı okudu
26
"Sonsuz bir Evrende her şey mümkündür, hatta kurtuluş bile. Garip, ama gerçek."
Eskiyen
Sonsuz , derin bir boşluğa gömülüyor başım, ayaklarım nerede? Sesler? Kurtuluş. Karanlık abanıyor, kollarımda, başımda bitimsiz bir eziklik, ayaklarım kurşun ağırlığıyla eriyor, ben nereye gidiyorum, ben gidiyor muyum, ben mi gidiyorum?
Sayfa 67 - İz Yayıncılık, 9. BaskıKitabı okudu
Halkların Kurtuluşu...
Biz muhakkak ki, hayatını kaybeden bu beş milyon insan için, Libya’daki yüz bini aşkın insan için, Suriye’de iki yüz bin insan için, yedi bin, sekiz bin Rojavalı Kürt için, binlerce Ezidi için, yine yedi sekiz bin Türkmen için sonsuz acılar duyuyoruz, üzülüyoruz, çok rahatsız ediyor bu bizi. Ölen bir hayvanımın arkasından bile gözyaşı dökmüş adamım ben. Bu insanların acılar çekmesi, o kadınların, o annelerin feryat etmesi bizi derinden yaralıyor muhakkak ki. Onun yolu bölge halklarıyla kardeşçe, devrimci bir hatta dayanışmaktan geçer. Kurtuluş burada. Yoksa acılar çekmekten kurtulamayız. Emperyalistlerin gemisine bindik mi, o gemi bizi fırtınalara ve kanlı deryalara sürükler. Ölüm cellâdı onların hep yanı başında olmuştur. Onların amacı insanlık filan değil. Zerrece acı duymaz onlar. His yoksunudur. Onların tek düşündükleri varsa yoksa emperyalist çıkarları...
Sayfa 40 - Derleniş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
740 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.