Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Descartes'in metodolojik şüphe vasıtasıyla keşfettiği 'cogito'ya da 'ben', aslî ben değildir. Aksine o, bu dünya içinde olmanın çöküşünün ardında kalan yıkıntının parçasından başka bir şey değildir. Çünkü, bu dünya içinde olduğumuzun en iyi garantörü, insanı bütün boyutlarıyla kuşatan şahıs bir Tanrı şuurudur. Bu garantörü fark etme sayesinde insan, dünya içindeki kendi yerini kavramaya başlar. Düşünceyle özdeş olan Varlık, aklın tanrısallaştırılmasıdır. Bu da, zamanın ve Tanrı'nın gerisinde kalan yalınkat bir ilkedir. Dolayısıyla cogito, varoluşa egemen olamaz; çünkü o, varoluşun bir alçalmasıdır. Varoluşu, mantıksal önermelerden çıkarılmış bir sonuç gibi görmek, işin başında işlenen bir hatadır. Aksine düşünce, varoluşu kesinlikle yaşantıdan çıkarır. Asli 'ben'den söz edebilmemiz ve varoluşun bir alçalması diyebileceğimiz cogito yerine, olmak(to be)'tan bahsedebilmemiz demek, bu dünya içinde bulunuşumuzun çöküşüne asla izin vermeyecek, diri, şahıs olan Tanrı'nın dayanak olması anlamına gelir. Bu Tanrı ile insan arasındaki ontolojik mesafeyi, kesinlikle salt düşünce kapatamaz. Aşkın bir Tanrı ile diyalog halindeki insanın bilinci, varoluşun bir alçalmasına tekabül etmeyip, hayatın zenginlik ve açılımlarının farkında olmaya karşılık gelir. Oysa Tanrı Varlıkla özdeşleştirilirken, bunun korrelatının da insanda tesis edildiği açıktır.
96 syf.
9/10 puan verdi
Kendimce
Sems bir gezgindi ancak öncesi vardi. O siradan bir gezgin degildi. Şems, yollara düsen bir dervis olmadan önce, iyi bir egitim almisti. Arapçayı ve Farsçayı çok iyi biliyordu. Bu dillerin edebiyatina hâkimdi. Ayrica astronomi, astroloji, mantik ve fikih alanlarinda da derin bir bilgisi vardı. Felsefeye de hakimdi. (St)Burda enterasan olan zamanın tasavvuf ehlinin büyük bir kısmı pozitif ilim ehli olması yada zanaatlarında ileri derecede ehil olması. Yani günümüzde çok örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Böylelikle sözleri bir yere veya makamı değil tamamen bağımsız olmasını sağlamıştır Kitabın başında bu soru ile başladım: Kitap günümüzün yaşamına mı zıt yada yastığımız hayat mı aslımıza zıt. Sonunda şu sonuç ile bitirdim: Ben doğru bildiklerim yanlışmış: 1- Acele ile zamanın sahibine karşı geliyormuşum. 2 - sabır beklemek değil proaktif durumu düzeltmek için öne adım atmakmış (aklıma hep nedense hendek savaşı geldi - gelenlere karşı aktif önlem)Tabi dahası var tabi. Kitabın geçmişsen atıf yapması çok güzel oldu. O an durum ile yorum yapılması Konu başında güzel sözler konuşulmasıda ayrı bir hoş olmuş. Tek takıntım kitap sonunda şemsinin şehadeti konu yapılmaması. Ön sözde geçtiği için merakla o noktaya kadar bekledim
Şems-i Tebrizi - Kalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep Açıktır
Şems-i Tebrizi - Kalbinde İyilik Biriktirenin Yolu Hep AçıktırFerhat Atik · Destek Yayınları · 20201,741 okunma
Reklam
Eğer isteklerimizin gerçekleşebileceğine duygusal olarak ikna olmadan olumlamaları sürekli kendi kendimize tekrar edersek ya da isteklerimizi zihnimizde imgelersek, gerçek duygu merkezimiz olan kalp yerine sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayacaktır. Kalbimiz ise 5.000 kat daha güçlü şekilde dünyaya gerçek inançlarımızı, yani çoğunlukla şüphelerimizi ve korkularımızı yayacaktır. Sonuç açıktır: Sadece tüm kalbimizle inandığımız şeyler tam anlamıyla gerçekleşecektir.
Sayfa 23 - Koridor yayıncılıkKitabı okuyor
Sonuç açıktır: Sadece tüm kalbimizle inandığımız şeyler tam anlamıyla gerçekleşecektir.
.... Neden “Sosyalizm” ? Albert Einstein, Mayıs 1949: Ekonomik ve sosyal konularda uzman olmayan birisinin sosyalizm üzerine görüşlerini açıklaması önerilebilir mi? Bunun birkaç nedenle olabileceğine inanıyorum. Öncelikle soruyu bilimsel bilgi açısında ele alalım. Astronomi ile iktisat arasında önemli yöntemsel farklılıklar yokmuş gibi
Eğer isteklerimizin gerçekleşebileceğini duygusal olarak ikna olmadan Olumlamaları sürekli kendi kendimize tekrar edersek ya da isteklerimizi zihnimizde imgelersek, gerçek duygu merkezimiz olan kalp yerine sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayacaktır. kalbimiz ise 5000 kat daha güçlü şekilde dünyaya gerçek inançlarımızı, yani çoğunlukla şüphelerimizi ve korkularımızı yayacaktır. Sonuç açıktır: sadece tüm kalbimizle inandığımız şeyler tam anlamıyla gerçekleşecektir.
Reklam
Kalp atışının elektriksel yoğunluğu beynin elektriksel yoğunluğundan 60 kat fazladır. Kalbin manyetik alanı beyninkinden 5000 kat daha güçlüdür. Bu yüzden kalbimizle, beynimizle yaydığımızdan çok daha büyük bir enerji yayarız. Bunu bilmek neden bu kadar önemli? Çünkü bunu bildiğimizde neden bazı isteklerimize kolayca ulaşabiliyorken, bütün çabamıza ve titiz imgelemelere rağmen bazı isteklerimizi hayatımız boyunca gerçekleştirmediğimizi sonunda anlayabiliriz. Eğer isteklerimizin gerçekleşebileceğine duygusal olarak ikna olmadan olumlamaları sürekli kendi kendimize tekrar edersek ya da isteklerimizi zihnimizde imgelersek, gerçek duygu merkezimiz olan kalp yerine sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayacaktır. Kalbimiz ise 5000 kat daha güçlü şekilde dünyaya gerçek inançlarımızı, yani çoğunlukla şüphelerimizi ve korkularımızı yayacaktır. Sonuç açıktır: Sadece tüm kalbimizle inandığımız şeyler tam anlamıyla gerçekleşecektir.
Sayfa 23
10/10 puan verdi
·
Beğendi
''Yazdıkların şiir değilse kalsın” … “Aklınla yapayalnız baş başa Nice alevli geceler geçtin” … “Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla” Cahit Zarifoğlu Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Şiirler
ŞiirlerCahit Zarifoğlu · Beyan Yayınları · 20213,991 okunma
Harf inkılabı okuryazarlığın artışına yaradı mı?
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Sizin için riskler büyük değildir çünkü sonuç açıktır. Ancak yanılmaz değilsiniz ve diğerleri nadir olsa bile başarısızlıklarınızdan özel bir zevk alabilirler.
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
78 günde okudu
ÇOCUKLAR, EBEVEYNLER, EBEVEYNLER YİNE ÇOCUKLAR
Çocuk Ruh Sağlığı, benim için çok uzun bir okuma süreci oldu. Kitapla beraber araya onlarca kitap sığdı. Sonunda kitabın sonuna geldim. Çocuk ruh sağlığına dair birçok konu kitapta yer almaktadır. Bazılarından örnek vermem gerekirse; gelişim dönemleri, zeka gelişimi, aile tutum ve sorunları, ahlak gelişimi, cinsel gelişim, ölüm, boşanma gibi
Çocuk Ruh Sağlığı
Çocuk Ruh SağlığıAtalay Yörükoğlu · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 1982360 okunma
“Önceki ‘barışçıl’ kapitalist çağın yerini, şimdiki emperyalist çağın almasının neye dayandığını anımsayalım: serbest rekabetin, yerini tekelci kapitalist birliklere bırakmasına ve bütün yeryüzünün paylaşılmasına. Bu iki olgunun (ve faktörün) dünya çapında bir öneme sahip oldukları açıktır: sermaye hiçbir engelle karşılaşmadan sömürgelerini
376 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Ruhum Olmazsa Neye Dönüşürüm?
Her insanın yaşamı içinde kazandığı deneyimlerden kurduğu nesnel veya öznel gerçeklikleri bulunur ve temellerini bu gerçekliklere dayandırarak ömrünü sürdürür. Yazarların dünyası, bu belirtilen bakış açısına göre pek bir farklılık barındırmaz. Yazında bu iki oluşumu yaratma ya da olduğu haliyle açıklamakta sorumluluk sahibidirler. Üslup denilen
Deniz Kurdu
Deniz KurduJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 20145,9bin okunma
"İnsan, evrimin son halkası hatta kayıp halkasıdır; bir üst aşama için geçiş formudur." Bu zeminde bu cümleyi kurmayı ne engelleyebilir? Hiçbir şey engelleyemez. Dolayısıyla nasıl ki, tarihte Tanrı'yı icat ettik, bir süre kullandık attık; varlığı inşa ettik, daha sonra terk ettik, insanı da tarihte biz icat etmiştik, şimdi ondan da kurtulmalıyız; hatta aşmalıyız. Kısaca envanter anlamında bir gerçekliği masaya koyarsak, bu kümeler ne kadar değişik olursa olsun, hepsi idrâk sahibi insanın kullanımına, operasyonuna, manipülasyonuna açıktır. Saygıyı hak etmiyorlar. İnsan bedeni bile. Böyle bir ortamda bizim anlamdan, ahlâktan, değerden bahsetmemiz mümkün değil, edilmiyor da zaten. Hepsi uzlaşımsal; çünkü ahlâkî değerleri de inşaî kabul ediyorlar. Kamusal inşa yani. Dolayısıyla bizi aşan hiçbir fail ilke yok. Var olanı aşan bir varlık kategorimiz yok; dolayısıyla bizi aşan bir fazlalık, bir fazlalığımız yok. Kendine nispetle iş yapabileceğimiz, zeminde bir ölçüt yok. Sonuç çok vahim aslında, çünkü böyle bir bağlamda gerçekliği, gerçeği güç belirler; hakikatin gücü tatilde; gücün hakikatine hoş geldiniz.
Sayfa 23 - İhsan FazlıoğluKitabı okudu
775 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.