Eğer isteklerimizin gerçekleşebileceğini duygusal olarak ikna olmadan Olumlamaları sürekli kendi kendimize tekrar edersek ya da isteklerimizi zihnimizde imgelersek, gerçek duygu merkezimiz olan kalp yerine sadece beynimiz elektromanyetik dalgalar yayacaktır. kalbimiz ise 5000 kat daha güçlü şekilde dünyaya gerçek inançlarımızı, yani çoğunlukla şüphelerimizi ve korkularımızı yayacaktır. Sonuç açıktır: sadece tüm kalbimizle inandığımız şeyler tam anlamıyla gerçekleşecektir.
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir.
Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Sizin için riskler büyük değildir çünkü sonuç açıktır. Ancak yanılmaz değilsiniz ve diğerleri nadir olsa bile başarısızlıklarınızdan özel bir zevk alabilirler.
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Çocuk Ruh Sağlığı, benim için çok uzun bir okuma süreci oldu. Kitapla beraber araya onlarca kitap sığdı. Sonunda kitabın sonuna geldim. Çocuk ruh sağlığına dair birçok konu kitapta yer almaktadır. Bazılarından örnek vermem gerekirse; gelişim dönemleri, zeka gelişimi, aile tutum ve sorunları, ahlak gelişimi, cinsel gelişim, ölüm, boşanma gibi
“Önceki ‘barışçıl’ kapitalist çağın yerini, şimdiki emperyalist çağın almasının neye dayandığını anımsayalım: serbest rekabetin, yerini tekelci kapitalist birliklere bırakmasına ve bütün yeryüzünün paylaşılmasına. Bu iki olgunun (ve faktörün) dünya çapında bir öneme sahip oldukları açıktır: sermaye hiçbir engelle karşılaşmadan sömürgelerini
Her insanın yaşamı içinde kazandığı deneyimlerden kurduğu nesnel veya öznel gerçeklikleri bulunur ve temellerini bu gerçekliklere dayandırarak ömrünü sürdürür. Yazarların dünyası, bu belirtilen bakış açısına göre pek bir farklılık barındırmaz. Yazında bu iki oluşumu yaratma ya da olduğu haliyle açıklamakta sorumluluk sahibidirler. Üslup denilen
"İnsan, evrimin son halkası hatta kayıp halkasıdır; bir üst aşama için geçiş formudur." Bu zeminde bu cümleyi kurmayı ne engelleyebilir? Hiçbir şey engelleyemez. Dolayısıyla nasıl ki, tarihte Tanrı'yı icat ettik, bir süre kullandık attık; varlığı inşa ettik, daha sonra terk ettik, insanı da tarihte biz icat etmiştik, şimdi ondan da kurtulmalıyız; hatta aşmalıyız. Kısaca envanter anlamında bir gerçekliği masaya koyarsak, bu kümeler ne kadar değişik olursa olsun, hepsi idrâk sahibi insanın kullanımına, operasyonuna, manipülasyonuna açıktır. Saygıyı hak etmiyorlar. İnsan bedeni bile. Böyle bir ortamda bizim anlamdan, ahlâktan, değerden bahsetmemiz mümkün değil, edilmiyor da zaten. Hepsi uzlaşımsal; çünkü ahlâkî değerleri de inşaî kabul ediyorlar. Kamusal inşa yani. Dolayısıyla bizi aşan hiçbir fail ilke yok. Var olanı aşan bir varlık kategorimiz yok; dolayısıyla bizi aşan bir fazlalık, bir fazlalığımız yok. Kendine nispetle iş yapabileceğimiz, zeminde bir ölçüt yok. Sonuç çok vahim aslında, çünkü böyle bir bağlamda gerçekliği, gerçeği güç belirler; hakikatin gücü tatilde; gücün hakikatine hoş geldiniz.
Mesela açılmak, saçılmak, kadın erkek karışık hayat yaşamak, sözler, işaretler, hareketler, edebsizce gülüşler, aldatmalar, sükse yapmalar, bütün bunlar birer haddi tecavüzdür ki, sonuç itibariyle zinaya varırlar. Binaenaleyh bunların hepsi gizli açık kötülük nevileridir. Bunların bir kısmı insanın içine sirayet eder bir kısmı uvuzlarında göze çarpar. Zinanın bir kısmı gizlidir, kimse görmez, bir kısmı açıktır herkes görür. Netice itibariyle hepsi aile yuvasını temelden yıkmaya, cemiyetin bünyesini esasdan dağıtmaya vesiledir. Bunun da ötesinde fertlerin vicdanlarını kirletir, değer ölçülerini küçültür.
5.cilt