Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
Tesadüfler silsilesi
David Hunter tesadüf ve şans kelimelerine kafa tutuyor...
10 değil 8 puan vermemin sebebi gerçekten bu "şanslı tesadüfler" silsilesi. Hunter yolda kalıyor, davadanın ilgililerinden biri onu kurtarıyor; Hunter'ın arabası bozuk, davanın ilgisi şahsın oğlu tamirattan anlıyor; Hunter kısa bir yürüyüş yapıyor, ayak buluyor; davanın ilgilisinin kızı kayboluyor, Hunter orada ve ta da! Bir ceset buluyor! Bir genç kız ölüyor, son gören Hunter!
Bunun haricindeki her şey çok iyiydi ama. Özellikle Leo Villiers'nin bulunuşuyla start veren çözülmeler hele!
Eh Hunter'ın kalbi de biraz ortalığı karıştırdı. Geçen seferki Sophie faciasından sonra makbul bir abla ama yine de ben Hunter'dan umutluyum;kesin bu da sorunlu çıkar
Sonunda açık veren sorunu gelmeden görmüştüm bu arada.
Keyifli okumalar...
ALTIN ZİNCİR SPOİLERLI YORUM
Öncelikle herkese merhabalar. Favori yazarım Cassandra Clare'in okumadığım tek serisi olan Son Saatlerin ilk kitabı Altın Zincir yorumu ile karşınızdayım. Kitabımız 1903 Londra'sında Cehennem Makineleri'ndeki karakterlerimizin çocuklarını konu alıyor ve tabiki Cordelia Carstairs'ı... Okurken içimde hep uzun süredir gitmediğim
Siyah Kadife
Severek okuduğum bir kitabın yorumuyla geldim. Yazarın kalemiyle daha önceden tanışmıştım ve çok sevmiştim. Bu kitabını da severek okudum . Elinize aldığınız an bırakmak istemiyorsunuz. Akıcı ve sürükleyici bir kitap.
Emily ailesinin zoruyla kendisinden yaşça büyük ve sevmediği bir adam ( William) ile evlenir . William karakterini okurken dövmek istedim. Ne çok sinirlendim sana ve Emily 'in ailesine okurken . Bu arada William esas adamın (Marcus) amcasıdır.
Neyse ikilinin evlilikleri çok sürmüyor Allah'tan. Biraz daha evli kalsalardı sinir krizi geçirecektim. Neyse William öldükten sonra kitap daha güzel ilerlemeye başladı .
Emily babasının zoruyla tekrar evlenmemek için kaçar ve en yakın arkadaşının yanında kalmaya başlar.
Marcus ile tekrar yolları kesişir ve ikili bir yanlış anlaşılma üzerine evlenir.
İkilinin uyumunu sevdim.
Karakterler hakkında birkaç bir şey söylemek istiyorum.
Emily başlarda güçsüz olmam beni çok sinirlendirdi daha sonradan güçlü bir karakter olman hoşuma gitti.
Marcus bazı yerlerde çok tatlıydın bazı yerlerde kusura bakma ama tam bir öküz gibi davrandın.
Bu ikili kadar sevdiğim bir ikili daha var ama onları maalesef çok az okuyabildik.
Bahsettiğim ikili Sophia ile Crowle'dir.
Keşke onlara ait bir kitap olsaydı ya da daha fazla okuyabilseydim demiştim kitap bittiğinde.
Historical sevenlere tavsiye edilir .
Evet kimler okudu bakalım?
#OkudumBitti
#MezarlarınÇağrısı
#SimonBecket
#339Sayfa
Dört genç kızın ölümünden sorumlu olarak tutuklanan Jerome Monk kurbanlardan birinin cesedinin bulunmasından sonra Hunter ve Sophie’nin de dahil olduğu ekip ile diğer üç kızın mezarlarını göstermesi için dışarı çıkarılır. Ancak kaçmaya teşebbüs edince bir daha çıkmamak üzere içeri
Sene 2015, Rita Hunter ile tanışma kitabım olan bu kitabı aldım kitapçı rafından. O gün bugündür çok severek okuduğum bir kitaptır kendisi.
3-4 senede bir yeniden okumaya çalıştığım üzere, bir önceki tekrar okumamı 2018'de gerçekleştirmiştim. Üçüncü okumamı da geçtiğimiz hafta gerçekleştirdim. 16 Temmuz günü başladım, sindire sindire 30
Kitap Hunter'ın eşinin ve kızının yaşadığı yıllarla başlıyor. Daha önceki kitaplarda kendini bu olaydan neden sorumlu tuttuğu açıklığa kavuşuyor. Yine mezarlar ve bulunmayı ve çözülmeyi bekleyen sırların işlendiği, Hunter, Sophie ve Terry ve Monk un başrollerde olduğu film tadında bir kurgu. Önyargılar; bir kişiyi suçsuzken suçlu görmenin analizi. David Hunter'ın diğer kitaplarında da olduğu gibi en yakınındaki kişilerin hiç beklenmedik şekilde sırlar barındırdığı ortaya çıkıyor. Terry ve Sophie nin yaptıklarının altında yatan nedenler ve Monk'un biçare tünelde sıkışmış ölü bedeni hafızamda yerini aldı.
Yazarın şu ana kadar okuduğum en iyi kitabıydı. Öncelikle konusu, bu tür kitaplarda sık sık söz edilse de işlemeyen bir noktada başlıyor. Kadının herhangi bir eşya gibi babası ya da eşine ait olduğu bir toplumu(onu istediği gibi cezalandırabileceği, sadakat sözünün çok önemsenmediği) anlatan bu tarz kitaplarda erkek karakterler genelde kadını bu denli değersiz görmez. Ama bu kitapta bu tarz adamları görüyoruz. Kadının tamamen bastırıldığı kendisine ait olmayan yükleri bile yüklenmek zorunda olduğu bir toplumu çoğu yazardan çok daha iyi anlatmış yazar.
Kitabın hikayesinin çıkış noktasındaki gerçekçiliği sevdim. Ayrıca bu hikaye için bence tam anlamıyla olması gereken karakterler yaratılmış. Emily ne kadar içinde fırtınalar esse de yaşadığı geçmiş yüzünde herhangi bir olumsuz tepki göstermemek için koşullanmış bir kadın. Kendini aşmaya çalışırken bile bu özelliğini çok nadir kaybettiğini okuduk. Marcus'a gelirsek her ne kadar kontrollü olursa olsun bana sorarsanız en az diğer karakterler kadar o döneme özgüydü. Her ne kadar diğerlerinden çok daha iyi olsa da acımasızlığını hiç gizlememiş yazar. Yine de hikayeyi sevmemdeki esas nokta yazarın yarattığı iki karakterin ve kurguladığı hikayenin çok gerçekçi olmasıydı. Rita Hunter bu ay ilk kez okuduğum yazarlardan. Ondan önce yine ilk kez okuduğum Sophie Jordan'a göre çok daha iyi olduğu kesin. Aynı şekilde soğuk ve sert erkekler yazsa da Rita Hunter kesinlikle bunu karakteri gerçeklikten ve duygulardan uzaklaşmadan yazmayı başarmış. Kesinlikle okumaya devam etmeyi düşündüğüm yazarlardan.
Kitabı serinin ilk iki kitabına göre biraz daha vasat bulduğumu kabul etmeliyim. Bunun başlıca nedeni ilk iki kitapta çiftin bir araya gelmesi çok güzel kurgulanmışken bu kitap biraz zorlama geldi. Yani Davina'nın intikamı çıkış noktası ama beni yeterince etkilemedi. Sanki ilk akla gelen durumla başlanmış daha sonra hiç düzeltme yapılmamış. Ayrıca başka bir okuyucunun da bahsettiği gibi aşktan çok tutku söz konusu. Ama beni en çok rahatsız eden durum ilk iki kitapta daha ince bir zekaya sahip olan Stephan bu kitapta beklediğim gibi değildi. Çoğu zaman düşünme kapasitesinden mahrum sadece azgınlığı peşine takılan bir adam olarak anlatılmış. Özellikle de bir önceki kitapta Sophie için o kadar endişelenirken bu kitapta Davina'yı düşünmeden haraket etmesi.
Serinin tamamına gelirsek, gerçekten eğlenceli ve akıcı bir seriydi. Hem yaratılan karakterler hem de kurgulanan hikayeler çoğu benzer kitaptan iyiydi.
Önerebileceğim serilerin arasına kesinlikle girdi.
Kitabın ilk kitap kadar iyi olmayacağını düşünmüştüm ve kesinlikle yanıldım. Öncelikle olay örgüsü en az ilk kitap kadar iyiydi. Hatta Brendan'ın can sıkıcı halleri bile katlanılmaz değildi. Ancak bu kitapta bambaşka bir şey vardı. Kitap daha en başından beni içine aldı. Ama bunu akıcı konu ya da sürükleyici anlatımdan dolayı yapmadı. Kitabın ilk bölümünde sanki boğazıma bir şey takıldı ve sonunda kadar da geçmedi. Bazı noktalarda okumak için sabırsızlansam da bazen diğer sayfaya bile geçmek istemedim. Kitabı okuyanlar büyük olasılıkla abarttığımı düşünecek. Çünkü ben de öyle düşünmüştüm. Ama kitap bitip düşüncelerim duygularım durulunca okurken fark edemediğim bir nokta dikkatimi çekti. Sophie kitabın başından beri içinde çok büyük bir terk edilmişlik ve hayal kırıklığı yaşıyordu. Bunu en net gösteren ise en çok sevgiye ve umuda olan ihtiyacıdır. Tabi bunlar sadece benim hissettiklerimde olabilir. Ama kesinlikle bu hissettiklerimle bu kitap benim için çok özel bir noktaya geldi.
David Hunter Gene Belada
Kitap sürükleyici. Sophie'ye çok gıcık oldum inadı yüzünden. Ama onun da sebebi varmış (yine de sevmedim). Bazı mantık hataları gibi görünen şeyler oluyor ama onların da sebebi sonradan açığa çıkıyor. Olaylari yine David çözüyor. Katil, benim tahmin ettiğim kişi çıktı.
