"Aşk, bir bedende iki kişi."
“Ey aşk...! bir mucize gerçekleştir şimdi
Şapkandan bir kumru havalansın
Bana öyle büyük ki bu kalp,
Gelsin yüreğime yuvalansın”
Kitabı okurken sımsıcak bir yürek buldum. Yaşam kavgasının molalarında, sıcacık bir poğaça, buğusu üstünde demli bir çay, sevgi ve vefayla beslenmiş hoş bir muhabbet, zifiri
Merhabalar
İlk kitap incelemelerimi kendi yazdığım kitaplar üzerinde yapmaya karar verdim. Bu kitaplardan biri de, Tanrı’ya Yolculuk – Şifre ve Aydınlanma kitabım. Bu kitabı bir roman olarak yazmadım. Kitap tamamen düşünce üzerine kurulu. Gerçek ve gerçek üstü üzerine kurgulamalar yaptım. Betimlemelerim de bu düşüncelerimi destekler nitelikte. Kendi yazdığım kitabı övmek gibi bir niyetim yok. Ama bu kitap benim ileriki yıllarda düşüncelerimin gelişmesinde öncü olmuştur. Kitabın kurgusu gerçekliği sorgulamak üzerine kurulmuştur. Kitap, felsefi diyaloglar içermektedir. Son olarak kitabın kapağındaki sözü sizlerle paylaşmak istedim.
Yaşadığını anladığında ölürsün.
Öldüğünü anladığında uyanırsın.
Uyandığını anladığındaysa dirilirsin.
Evrensel Arşiv
Kitabı okuyan, ya da okumayan herkese teşekkür ederim.
Saygılarımla,
Kudret Alkan
Hayatımın her döneminde okuyabilecağim kitaplar arasındadır 1984. Diktatörlüğü ve iktidarın kendi çıkarları için yapabileceklerini en iyi anlatan kitaptır sanırım. George Orwell, bu kitabında ütopik bir dünya kurmuş gibi görünsede bana göre büyük öngörü sahibiymiş. Okurken sürekli olarak bu dönemle kıyasladım kitabı.
Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya yaşanan savaşlar sonucu üçe bölünmüş ülkelerdir. Ülkenin dört bir yanında posterleri olan, despot lider Big Brother' in yönettiği Okyanusya, yasaklar ve korkularla sindirilmiştir. Her evde bulunması zorunlu olan tele ekran ( bir çeşit televizyon) ile özel hayat ortadan kaldırılmıştır. Bu tele ekranlar sayesinde parti propaganda yapıyor, isyankarlara karşı nefret aşılıyor insanlara. Aynı zamanda bu ekranlar sayesinde insanların yaptığı her şey görülüp, dinleniyor. Bangır bangır eşitlikten bahseden yöneticiler ve halk arasındaki yaşam kalitesi uçurumlar kadar. Ama yozlaştırılıp, uyutulan halk bunun bilincinde dahi değil. Sistemin ( partinin) insandan önemli olduğu bir dönem yaşanıyor. Sorgulamak, düşünmek, aşık olmak, yakın arkadaşlık kurmak...sistemin istemediği ve sisteme zarar verecek her türlü duygu ve düşünce yasak. Bu duygu ve düşüncelerin yasak olduğu Okyanusya' da aksi bir durum olursa Düşünce Polisi tarafından yakalanıp, idamla ya da işkenceyle cezalandırılıyor insanlar. Sevginin olmadığı kendi anne, babasını Düşünce Polisine şikayet eden çocukların ülkesi haline gelmiştir Okyanusya. İşte insanların robotlaştırıldığı bu ruhsuz ve totaliter rejime karşı olan Winston Smith' in aşkını ve isyanını anlatan olağanüstü bir kitap.
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,8bin okunma
YouTube kitap kanalımda Hayvan Çiftliği kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
"Animal
You're an animal
Don't take anything less" Muse
70 yıllık bir fener.
Çok çabuk unuttuk ülkede olanları. Unutmak ve kanıksamak en sevdiğimiz şeyler oldu. "X kişi ne yapsa her
"Tanrı'nın yaptıklarını sorgulamak günahtır."
"O halde ben günahkarın tekiyim."
"Öyle deme! Tanrı seni cezalandıracak!"
"Daha da mı?"
"Cehenneme gidersin."
"Saf saf konuşma... Zaten cehennemdeyiz."
James Joyce dan etkilendiği çok aşikar.Dostoyevski den romanında çok sık bahsederken, Joyce un ise meşhur bilinç akışı tekniği kullandığını görüyoruz.Aynı zamanda kendisi Postmodernist bi yazar.Bunu kısaca sorunsallaştırma, yadsınma olarak 20.yıl ve sonrası için kabul edebiliriz.
Selam.
Bu kitaptaki çocuklar ve aileler bence milletçe kanayan yaramız. Gelin görün ki sorun da sonuçları da maalesef evrensel.
Biliyorsunuz çocuklar doğar, büyür, agudu bugudu der, yürümeye başlar, okula gider, karşı cinse yürümeye başlar, meslek tercihi yapar ve ilerde sigma bir karaktere sahip olabilmek için benliğini tanımaya devam eder.
Uzun bir aradan sonra gelip geçmiş yıllarda yazdığım yazıları okumak ve hangi psikolojide yazdığımı sorgulamak bir değişik hissettirdi. Bir anı gibi kalmış. Acaba o gün ne hissettim de bunu yazdım dedirtti. Üniversite başında açtığım sayfaya üniversiteyi bitirmeye yakın gelmedim de demem :) eskiye bakıp bunları okumak iyi geliyor aslında. Geçiyor Sümeyye mutlu günler de acılar da. Kalıcı bir şey yoktur. Acaba bu yazıları kaç yıl sonra geri okuyacam ve 23 yaşındaki bene ne diyecek ya da ben o zaman nerde olacam açıkçası bunları merak ediyorum. Dördüncü senem de geldiğim noktayı sevdim. Daha iyisi olabilir miydi elbette olabilirdi. Yavaş yavaş büyüyoruz. Ve yaşadıklarımız ile var oluyoruz. Bazen iyi şeyler katarak bazen de bizde olan iyi şeyleri alarak bir bütün oluyoruz. Okur muyum hala burda olur muyum bilmiyorum ama kendin olmaktan asla vazgeçme, düşüncelerini geliştir ama vazgeçme. Ne yaparlarsa yapsınlar hayata dair umutlarını kaybetme ve inan lütfen güzel günler gelecek. Zamanını bilmesem de gelecek. Geldiğin noktayı daima yüksek tut. Sürekli kendini bir önceki sene, ay , gün ile kıyasla. Başkaları ile değil çünkü yaşadıklarımız, deneyimlerimiz, beklentilerimiz, tecrübelerimiz ve kişilikler farklıdır. Geleceğe bir not: şuan ki bu enerji , umut dolu , azimli kızı çok seviyorum. Lütfen bu hep böyle devam etsin. Çünkü kolay olmadı.
Hanım Demir'nın incelemesini görüp okumak istemiştim, incelmesi de gayet başarılı idi. Burdan ona sevgiler:)
#91122320
İnsanın, şöyle geriye dönüp bir sorgulaması gerekiyor, ne yaptım, neler yapacaktım, ne hallere düştüm? Bide bu güne bakmalı, ben ne haldeyim, ne yapıyorum, neler istiyorum,
Sorgulanmamış Yaşam Yaşanmaya Değmez.
Sokrates
Çoğu insan hayatını sorgulamadan yaşamayı tercih eder. Sorgulamadan yaşamayı da kadere bağlar ve hayatın gerçek yüzünden kaçar. Bu konuyu Sabahattin Ali’nin “İnsanların en
İncelemeye geçmeden önce şunu belirtmeliyim ki, bu satırlar kitabın okunması tamamlandığında sıcağı sıcağına kaleme alındı. Yazacaklarım her zaman olduğu gibi kişisel görüşlerimdir. Mutlak doğruluk ya da hedefi 12'den vurma iddiası taşımamaktadır...
Jose Saramago, ülkemizde önceden bir avuç insanın haberdar olduğu ama özellikle ölümünden sonra,
Doğru işlemeyen akıl keskinmiş neye yarar? Saatin iyiliği koşmasında değil, doğru gitmesindedir.
Vouvenargues
Bir saatini bile boşa harcamaya cesaret eden insan, yaşamın değerini henüz keşfedememiş demektir.
Charles Darwin
Ne büyük erdemdir topluma kulak vermek onu kalben hissetmek ve ne büyük bir yüceliktir bunu kendine dert edinmek.
Halbuki