Artık gitme zamanı! Ben ölüme gidiyorum, siz yaşamaya gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu elbette tanrı dışında hiç kimse bilemez.
MÖ 400 lü yıllarda tanrıya inanmamak ve gençleri düşünceleriyle etkilemek suçundan idam istemiyle yargılanan Sokrates'in öğrencisi Platon tarafından kaleme alınan savunması. Yine kısa ama içerdiği anlamlar bakımından dolu dolu bir kitaptı.
Kitaptan çıkardığım derse gelince: dünya 2400 yıl önce neyse hala aynı. Bir arpa boyu yol alamamışız. Hala dini inanç yada inançsızlıkları, siyasi görüşleri, cinsel tercihleri, fikirleri vb bize uymayan insanları sosyal medya üzerinden kendi kurduğumuz mahkemelerde yargılayıp cezalarını kesiyoruz. Zaten o günden bu güne zulüm gören peygamberler, sahabeler, siyasi görüşleri yüzünden idam edilen insanların olduğunu düşünürsek, 2400 yıl boyunca bu düzenin aynen devam ettiğini de görürüz. Sorun şu ki herkes kendi düşüncesinde olana acırken, cezalandırılan zıt düşünceden biriyse "oh olsun, haketmişti" diyor. İnsanoglu işte...
Fyodor Dostoyevski’nin bir kitabını okumaya başlasam derin bir nefes alırım. Zira onun kahramanlarının hikâyesi üzerinden insan ruhunun dehlizlerinde dolaşmak ve dolaşırken şahit olunanlara dayanmak o kadar kolay olmuyor. O bir
