The relationship between causal powers or mechanisms and their effects is therefore not fixed, but contingent. (...) To say that the relationship of a power to its conditions is contingent is not to suppose that the latter are uncaused, only that they are caused by different mechanisms.
Sayfa 107
''Volkgeist'in birliği toplulukla birlik olma duygusuna yansıtılmıştır. Bu, kısmen artalanla kaderin paylaşıldığı duygusunun sonucudur; ancak birincil etken ortak dildir - 'ulusal deha'nın par excellence yaratımı. Dil sosyal ilişkilere vasıta olan araçtır; bütün bireyleri birleştirir ve onların psişik içeriklerini bütünleştirir. Dolayısıyla, geçmiş halkların ulusal karakteristiklerini ve Weltanschauung'u yeniden inşa etmek üzere inşa edilen yöntem dilbilimcininki olmalı.
Volkgeist ya da zaman zaman Hegel'in terminolojisinde tanımlandığı gibi 'nesnel ruh' iki farklı tarzda ortaya çıkar: Biri içruhsaldır, düşüncelerden, duygulardan ve eğilimlerden oluşur; öteki maddi olarak kitaplarda, sanat eserlerinde, heykellerde, sanayi ürünlerinde vs. somutlaşır. 'Nesnel ruh' bu ikisi arasında, aynı zamanda eğitimsel, idari, ticari ya da her neyse, her çeşit kurumda kendini gösterir. Dolayısıyla Volkgeist bireyin bir parçasıdır - elbette biyolojik bir organizma olarak değil, ancak toplumda yaşayabilen tarihsel bir varlık olarak. Dahası, Volkgeist, her şeye nüfuz ederek, bireyi maddi ya da örgütsel biçimde de kuşatır. Bu yüzden, kullandıkları Volkgeist karamı, belki de bizim 'kültür' derken kastettiğimiz şeyden farklı değildir.''
- Muhamed zamanında hem Matta, Markos, Luka, Yuhanna İncilleri; hem de şu anda var olan Tevrat mevcuttu, bunlar yeni bir oluşum için kaynak olarak vardı. Zaten, Kuran'da var olan sosyal içerikli temaların hemen hemen hepsi, Tevrat'ta da vardır. Elimizde var olan Tevrat kitabı, MÖ 6.asırda "Azra" adında bir kahin tarafından yazılıp
