"Herkes kendi boşluğunu bir parça duygu ile doldurmak,kendini süslemek istiyor."
Kitabın içeriğine değinmeden önce Tanpınar hakkında bir kaç kelam etmek isterim. Tanpınar, benim için her anlamda üstün meziyetlere sahip olan ve geçmiş ve gelecek bağlantısında kendi noktasını atan
Birine karşı olan sevgini yada verdiğin değerin ölçüsünü sosyal medyada paylaşman normal birşey değildir. bir insanın sana çiçek alması senin için story paylaşmak için bir bahane olduğu anlamına mı geliyo? insan herşeyi herkesle paylaşıcak kadar değersizlestirmemeli, çünkü o an o his o duygu o tutku o kişi ile senin aranda olan bişeydir. başkalarının bunu bilip bilmemesinin bir önemi yoktur.
“Daha önce de gördüğümüz gibi, birçok durumda "ben" dediğinizde, konuşan egodur. İçinde düşünce ve duygu, "ben ve geçmişim" diye tanımladığınız bir yığın anı, farkında olmadan oynadığınız ve alışkanlık haline gelmiş roller, milliyet, din, ırk, sosyal sınıf ya da politik eğilimler gibi kolektif tanımlamalar vardır. Buna ek olarak, sadece mülkiyetlerle değil, aynı zamanda görüşler, dış görünüş, uzun süreli kırgınlıklar, kendinizi başkalarından daha iyi ya da daha kötü veya başarılı ya da başarısız olarak görmeniz gibi kişisel tanımlamalar da söz konusudur.”
"domingo yayınevi'nden duygu akın çevirisiyle, gerçekçiler için ütopya adıyla türkçeye kazandırılmış bir inceleme/değerlendirme kitabı.
ismi ile müsemma bir kitap. more'u,* campanella'yı,* bacon'ı* vs. düşünmeyin. hayatın gerçeklerini, realiteyi düşünerek ideal dünya hakkında rasyonel fikirler veriyor bregman.* birçok konuda verilerle destekliyor söylemlerini. sosyal devlet, refah devleti, sosyal yardım, para yardımı gibi konuların hangilerinin daha faydalı olduğunu, dünyanın geçmişten bugüne hangi aşamalardan geçerek ilerlediğini veya hangi konularda yeterince ilerleyemediğini dayanaklarıyla açıklıyor."
“Toplum hayatının mevcut rejim tarafından tanzim edilmiş sosyal, hukukî ve siyasî, kısaca “ahlâkî tümü” içinde sayısız münasebetlerde bulunan insan, düzen değişimi isteğini bildirirken, yaşamakta olduğu tezada karşı gelmektedir; bu, yaşamak istediği sistem ile, “yaşadığı” rejimin tersliğidir… Başka bir ifade ile, yaşamak istediği ahlâk ile,
Biz, sosyoloji ilminin verilerine uyarak milleti, inkâr ve ihmal edilmesi mümkün olmayan bir sosyal gerçek olarak kabul ederiz. Bize göre, milliyetçilik, tabiî bir duygu ve kökü derinlere dayanan bir mensubiyet duygusudur.