Karşıtlık dalganın yönünde yüzmekle akıntıya karşı yüzmek arasındadır.
Seçme özgürlüğü bize ne kendi tercihlerimiz doğrultusunda hareket etme özgürlüğünü ne de arzuladığımız hedeflere ulaşma özgürlüğünü garanti eder. Özgürce hareket edebilmek için, özgür irade fikrinden daha fazlasına ihtiyacımız vardır.
Reklam
...Rolleri üstlenenler gelir ve gider ancak roller oldukları gibi kalırlar. İnsanlar örgüte katılır ve örgütten ayrılır, alınır ve atılır, kabul edilir ve çıkarılır ancak örgüt varlığını sürdürür; ve belli bir kişinin rolün oynanmasına verdiği özel renk zamanla değişmekle birlikte, örgüt temel olarak aynı kalır. İnsanlar değiştirilebilir ya da gözden çıkarılabilirler; önemli olan, birer kişi olarak o insanlar değil, işi yerine getirmedeki becerileri ve işi yapmak için gösterdikleri iradedir.
Üyelerinin "bedenlerini ve ruhlarını" teslim ettikleri (ya da etmeleri gereken) bir grup olarak düşündüğümüz cemaatin tersine, örgüt, söz konusu kişileri ancak kısmen özümler; aslında örgütü kişilerden değil rollerden ibaret olarak düşünürsek çalışma biçimlerini daha iyi anlayacağız. Bir örgüte giren isanlardan rollerini benimsemeleri (yani, örgüt içinde ve örgüt için çalışırken kendilerini tam olarak yaptıkları işe vermeleri ve kendilerini tamamen o an yapmakta oldukları işle özdeşleştirmeleri) ama aynı zamanda kendileriyle rolleri arasına belli bir mesafe koymaları (yani, bu özel rolle ilgili hak ve görevleri başka etkinliklere ya da yere ait olanlarla karıştırmamak için, bu esnada oynadıklarının yalnızca bir rol olduğunu hatırlamaları) beklenir. Aslında, rollerin belli bir düzene sokulması örgütün bir zaman diliminde görece istikrarlı kalan ve genelde örgütü tanımlayan tek özelliğidir.
...Üyelerden normal olarak tüketiciliğin çekiciliğine sırtlarını dönmeleri, mütevazı ve sade bir hayat sürmeleri istenir. Bu tür cemaatler (sıklıkla komün olarak adlandırılırlar) üyelerinin omzuna muazzam bir görev, yani bütün özellikleriyle ortak hayatlarını sırf sevgi gücüyle sürdürme görevini yükler. Eğer karşılıklı düşmanlıklar ya da uzlaşma yokluğu cemaati parçalarsa, ikinci bir savunma hattı kurmak için ne teamül ne de sözleşme yükümlülükleri vardır. Tek yapıştırıcı, komünün ayakta kalması için tek ve dolayısıyla kaçınılmaz koşul, karşılıklı sevgidir. Bundan dolayı her türlü muhalefet ölümcül bir tehdit oluşturur; hoşgörü bir komünün gücünü aşan bir lükstür. Bu nedenle cemaatler ne kadar kapsayıcı olursa, o kadar baskıcı hale gelirler. Baskı, komünleri cemaatlerin en kırılganı ve zayıfı yapmaktan başka bir işe yaramaz.
...Öte yandan, dinsel mezhepler bütün olarak çok daha talepkârdır. Periyodik tapınma ritüellerine katılımla yetinmezler; üyelerinin bütün hayatları onların ilgi alanına girecektir. Mezhepler tanım gereği dışarıdan gelen baskıya açık ve dolayısıyla sürekli kuşatma altında olduklarından, yalnızca paylaştıkları bir dizi inanca değil aynı zamanda yaşam biçiminin tamamında bir tektipliğe ihtiyaçları vardır. İnanç sahibinin gündelik işlerini yürütme biçimlerinin baştan sona yeniden düzenlenmesini isterler. Ayrıca görünüşte inanç sorunuyla ilişkisi olmayan davranış özelliklerinde de hüküm vereceklerdir.
Reklam
Bir grup içinde yaşarken, ben, kendimi kontrol etmek zorundayım. Benlik kontrol edilecek bir şeydir ve onu kontrol edecek olan benim...
Sayfa 45
Onları duyarım ama ne söylediklerini dinlemem.
Filiz belki de bu kadar güzel olmasaydı dini hassasiyetle- rimden ödün vermez dini öğrenip öğretmek adna da olsa ona yaklaşmazdım. Saçları bu kadar gür ve alımlı olmasaydı ona hicab ayetinden bahsederken garip bir haz duymazdım. Onun zengin, sarışın ve güzel olması o yıllar bilinçaltıma kazinan "sermayenin birleştirilmesi" fikrini katileştiriyordu. Filize sahip olmak demek zenginliği, statüyü İslam potasında eriterek yeni bir müessese kuruyormuşçasına heyecanlanmak demekti. Dindar oldukları için fakir ve cahil olarak nitelendirilmiş atalarımın intikamını almak demekti. Kendine güveni tam olan bir kadının islami açıdan olgunlaştırılması demek dindar kadının kamusal alana inmesi demekti. Filiz'e çarşaf giydirmek ona din adına tahakküm etmek demekti. Yeni hayatını dini bilen biri ile yani benim dediğim şekilde şekillendirecek olması demek bir nevi ben ne dersem onu yapacak demekti. Kamusal alanda Öteki, evde beriki olan Filiz geleneksel dini anlayış içinse daima müdahaleye açık olan olacakti. Tüm bunları sonradan anladım Insanun hapishanede düşünmek ve sosyolojik tespitlerde bulunmak íçin bol vakti oluyor.
Görünüşe göre ayrım pratik değerini büyük oranda yitirirken, mekâna göre ayrım önem kazanmıştır. Ortak kentsel yerleşim alanları bütün öteki türler arasından ağırlıklı olarak bir tür insanın bulunabileceği ya da belli türden insanların bulunmayacağı alanlara bölünmeye başlamıştır; böylelikle hata ihtimali büyük oranda azaltılmıştır. Özelliği olan, seçilmişlerin girebildiği bu alanlarda bile kişi hâlâ yabancılar arasındadır ama en azından artık yabancıların kabaca bir kategoriye ait olduğundan (ya da daha çok, alternatif kategorilerin çoğunun dışlandığından) emin olabilir. Dolayısıyla ayrıma tabi alanların uyumlu hale gelmeleri ancak dışlama uygulamaları, seçici ve bu yüzden sınırlı kabul uygulamaları ile sağlanabilir.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.