Genç kuşağın uygun biçimde yetiştirilmesi ve refahı, sosyalist ülkemizde özel bir mesele değil, devleti ve toplumu ilgilendiren bir olaydır. SBKP (B) Merkez Komitesi, 1946 "8 Mart Uluslararası Kadınlar Günü" bildirisinde şöyle diyor: "SBKP (B) Merkez Komitesi, Parti örgütlerinin, çocukların eğitiminin devleti ilgilendiren en önemli
İnter Yayınları - III. Sovyetler Birliği'nde Anne ve Çoçuk Bakımı
"Bordeaux'daki bakım ünitesinde şimdi vefat etmiş olan büyük bir hocanın, bir öncünün ismini verebilirim. Profesör Chevais. Ölümünden kısa süre önce çok hastaydı ama yine de hastaneye geliyordu, beyaz önlüğünü giyiyor ve hasta yataklarını ziyaret ediyordu. Bir gün, hastalarımın yanındaydım ve büyük ayini gerçekleştiriyordum. Büyük ayinin ne olduğunu biliyor musun?" "Hayır." "Başhekim ve stajyer hekimlerin her yatağın başında durması ve başhekimin hastayla ilgili söylev vermesi. Neyse, geçiyorlardı ve Chevais'nin geldiğini gördüm. Bir hastaya doğru eğildi ve bana yaklaşmamı işaret etti. Şöyle sordu: "Bu hastanın ateşiyle ilgili bir şey söylediler mi?" Dedim ki, "Hayır, adamın ateşi 38,5. Çok yüksek değil." Chevais dedi ki, "Durun ve dinleyin". Hastanın örtüsünü çekti. Onunla yalnızdık. Ve şöyle dedi: "Önce, hastaya genel bakacaksınız. Sonra, yöntem olarak tepeden aşağıya doğru inceleyeceksiniz." Tam da öyle yaptı. Birkaç dakikalık muayene sonunda, ateşi çıkarabilecek 10 tane faktör sıraladı. Takılmış bir sonda, yanlış takılmış bir kateter vs. ateşi başlatabilirdi." Bunu açıklamak için tam bir saatini bana ayırdı, anlıyor musun. Bu olay benim hafızama kazınmıştır.
Reklam
SAVAŞ ESİRİ
Eşref gibi yerinde duramayan savaşçı bir karakter için tutsaklığa dayanmak zordu. Teslimiyet; hareket kabiliyetini yitirmek, eylemsizliğe zorlanmak ve eski düşmanlarının elinde tutsak olmaktan kaynaklanan sayısız rahatsızlık anlamına geliyordu. İlk önce Arabistan’da, ardından Kahire’de ve son olarak Malta’da olmak üzere neredeyse üç yıl boyunca
Anadolu Ajansı ölümünü haber veriyor
8 Kasım 1938 Salı günü bir kere daha beliren ve bütün bakım ve tedaviye rağmen ilerlemesine mâni olunamayan ve büyük bir süratle gelişen ikinci bir büyük koma içinde 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı, saat dokuzu beş geçe, çok muazzez ve büyük hasta terk-i hayat etmiştir. Ölüm nedeni açıktı, otopsiye lüzum görülmedi. Resmî vefat ilâmı, “Kemal Atatürk’ün tarihte ve Türklerin kalbinde ebediyen yaşayacağı” söylenerek noktalanıyordu, Alman bir görgü tanığı, mülteci statüsüyle Türkiye’de yaşayan hukukçu Ernst Hirsch (1902-1985), İstanbul’un Atatürk’ün ölüm haberini duyduktan sonraki manzarasını şöyle tarif eder: Atatürk’ün ölümü (…) halkın tüm katman ve kesimlerini derinden sarstı. Hakikaten adeta bütün Türklerin babası ölmüş gibiydi. İnsanlar naaşının önünden sessizce geçip ona son bir kere daha saygılarını göstermek için sel gibi akıyordu. Dolmabahçe Sarayı’ndan başlayan, Galata semtinde köprüyü geçip Sarayburnu’na kadar uzanan matem konvoyuna üniversite profesörleri de –protokole göre bakan, milletvekilleri ve kordiplomatiğin arkasında– frak ve silindirle katılmıştı.
Bilimi alın; ilaçları, tıbbi teknikleri, yaşamı uzatma makinalannı. Şöyle diyebilirim: Vaktiyle insanlar kendi ölümleriyle ölüyorlardı; onların alınyazısıydı bu; bakım görmeden ölüyorlardı. Şimdi ilaçlar sayesinde insan sahte bir yaşam sürüyor, yapay biçimde uzatılmış bir yaşam. Artık kendi alınyazısını yaşamıyor.
Milli Türk Talebe Birliği Antikomünist teyakkuz, bir yandan yeni örgütlenmeleri beraberinde getirirken, öte yandan Milli Türk Talebe Birliği gibi eski örgütlenmeler de komünizme karşı devreye girmiştir. 1969 yılında Kayseri' de toplanan ve hayli çekişmeli geçen MTTB Kongresi'nde şu kararlar alınır: 1- Memleketimizde bulunan azınlık okullarının
Reklam
413 öğeden 391 ile 400 arasındakiler gösteriliyor.