Şöyle bir sey okudum: “Birini hiçbir zaman affedemeyeceğini anladığında ondan vazgeçersin. Birini ondan vazgeçemeyeceğini anladığında  affedersin” Buz gibi bir haklılık bu.
Peyami Safa soluksuz ayar verir
Beni tanımazsınız, Peyâmi Bey. Belki de Maçka’nın dullarından biriyim. Bugünkü yazınızı okudum. Eğer bir gün Maçka’da, Kıyık’ın önünde genç bir kadından tokat yerseniz, biliniz ki o, benim. Müsaadenizle, sizin için ne düşündüğümü söyleyeyim: Siz... Siz... Tahammül edilmez bir ukalâsınız. Hem de o kadar eski kafalısınız ki, büyük babam sizin
Reklam
Şöyle bir sey okudum: “Birini hiçbir zaman affedemeyeceğini anladığında ondan vazgeçersin. Birini ondan vazgeçemeyeceğini anladığında affedersin”
208 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 27 days
süt ve bal
O kadar güzeldi ki... Az önce puan verirken bile şöyle dedim kendime “kötü olan hiçbir şey yoktu ki”. Gerçekten de çok severek okudum. Hatta sayfalar akıp giderken durmak istedim çünkü bitmesini istemedim. Ve bilmiyorum, evrenin bir mesajı mıydı yoksa sadece denk mi geldi fakat, hangi satırları okusam o sırada günlük hayatımda o sorunun içinden sıyrılmaya çalıştığımı farkettim. Hayatımdan birinin çıkışını ve diğerlerinin dahil oluşunu anlamlandırmaya çalışırken karşıma çıkan şu satırlar gibi: şükürler olsun evrene tüm aldıklarını aldığı ve tüm verdiklerini verdiği için -denge Ve eminim ki kendinizden bir şeyler bulacaksınız bu kitapta. Ve ilk başta farketmeyeceksiniz çünkü aslında anlamlandıramıyor olacaksınız kafanızda yaşadıklarınızı. Ama rupi kaur anlattığında, evet diyeceksiniz işte bu. Çok doğru, çok haklı, çok duygusal, çok anlayışlı bir kitaptı benim için. Kesinlikle okumanızı isterim.
Süt ve Bal
Süt ve BalRupi Kaur · Pegasus Yayınları · 20177k okunma
479 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 7 days
"Bana kalırsa film biraz karışıktı"
Oğuz Atay'la ilk tanışma oldu bu, sarsıldım açıkçası. Bu kadar güzel, kendine bağlayan bir kitabı olacağını tahmin etmemiştim. Kitapta olaylardan çok, üslup ön planda. Bu sayfayı okuyup kalkacağım diye kaç kere söz verdim kendime, kalkamadım, çakıldım kitaba. Hikmet karakteri beni boğdu, öyle yerler oldu ki, albay gibi söylendim, "Saçmalıyorsun". Hatta albay bir keresinde şöyle bir ifade kullandı: "Seninle birlikte olmaktan yorulan insanlara hak veriyorum." O zaman anladım, bu Hikmet, zât-ı muhterem kişi, anlaşılmayacak, anlaşılması kolay olmayacak, bunaltacak, boğacak. Sonunu az çok tahmin ediyordum, bu zihin karmaşası hayır değildi pek, belliydi. Çok kenarda kalan bir olay vardı, albayın tiyatroya olan merakı anlatılan sayfa. Bir rolü, oyuncu gelmeyince, konuşmaları ezberlemiş olmasına rağmen arkadaşı daha önce davrandığı için kaçırıyordu, tiyatrodan sonra onu ağlarken görüyorlardı. Bu sahne işte... Öyle bir albay ben, ben albay olduk ki, kendi geçmişimden bir anı imiş gibi okudum. Ve bir de kelimeler adına söylediği bir cümle: "Bir de ne olur kelimelere dikkat et, yalvarırım kelimeleri unutma!" Öyle özenli, dikkatli, haklı bir cümle ki bu, her yere yazasım var. Kelimelere dikkat edin okurlar, kelimelere ! "... Hikmet oğlum. Sanki her şey başka türlü olabilirdi, başka türlü oynanabilirdi."
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231.3k okunma
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.