Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Çocukları ürkütülmüş bir dünyanın denizi mavi olsa ne yazar, olmasa ne.." Cahit Zarifoğlu
#Filistin
İbrahim Aleyhisselamı ateşe atılacağı zaman, bir karınca, ağzıyla su taşıyor. Mübarek bir zat diyor ki: — Sen yaklaşamazsın bile bu ateşin yanına, bu suyla bu ateş söner mi? — Sönmez elbette, sönmeyeceğini ben de biliyorum. — Peki, niye taşıyorsun? — Tarafımı belli ediyorum. Ben ateşi söndürmek tarafındayım. Diğer tarafta ise yılan devamlı
Reklam
sonun sonu
Söylemek istediğim şeyler önemli ki duygulanıyorum buradan sevdiklerimi selam gönderiyorum, hayatımda çok şey değişti en basitinden ben mutluyum beni sevenleri seviyorum bir gün olurda veda edemezsem die bu bir vedadır üzülmeyin benim için ve unutmayın beni yalnız bırakmayanların yanındayım, öldükten sonra birisinin arkasından iyi konuşmak veya ağlamak sızlamak kimseyi geri getirmeyecek ağlamayın, öldüğüm gün veya da kendime ait olan toprağa döndüğüm gün bir köy de bir zurna ve davul çalınsın aslında söylenecek pek bir şey yok çünkü bir şeyler anlatıcam die birilerine kendimi çok yordum birilerinin sizi anlamasını beklemeyin siz kendinizi anlıyorsanız her şey tamamdır, birbirinize sarılın yanınızda olanın kıymetini bilin, kimse bilmez son kelimesinin ne olacağını en son kime sarılacağını, her şeyin bir sonu olduğu gibi bu yazınında bir sonu var belki son yazım belki de sona yakın yazım içimden geldi yazdım okuyan olursa tepkiyi sevgi ile göstermesi rica olur sonunda sonu vardır sevin sevilin
Bir Kaç Naçizane Tavsiye
Ben ne istediğini bilen, ne istemediğini gizlemeyen ve benden istenilene de kendi nezdimde red veya onay verebilen bir kadınım. Benim tutarsız, Aklından, kalbinden ve ağzından ne çıktığı belli olmayan, saygısız ve toksik hiç bir sevgiye, ilişkiye, arkadaşlığa, dostluğa, insanı ilişkiye ihtiyacım yok olamazda. Kıymet vermeyi de öğrendim kıymet
Emanet mi ihanet mi?
Çıktığı gün
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
'dan imzalı bir şekilde aldığım, 100. yıla özel çıkan "
Cumhuriyet'in Doğuşu
Cumhuriyet'in Doğuşu
" adlı kitabı uzun süre önce bir öğretmenimin ricası üzerine okuması için vermiştim. Verir iken çok tedirgindim, keşke tedirginliğime yenik düşüp vermeseydim diyorum. "Kitap, paylaştıkca güzeldir" dedim, "Ne de olsa öğretmenimdir büyüğümdür, bir şey olmaz" dedim. Sayfasını çevirirken içim giden gıcır gıcır kitabı az önce 1 yerinde yırtık, 13 tahrip izi, kapağında mavi bir tükenmezle çizik, kaymış bir şiraze ile aylar sonra teslim aldım. Söylenecek söz var mı? Bu izleri düşünürken bedenen ve zihnen yoruluyorum zaten, konuşur isem komaya girerim muhtemelen. Her şeye rağmen arkadaşımın verdiği çiçek halen kitabın arasında duruyordu, galiba sevineceğim tek nokta.
Şu ana kadar çıkan sonuç ne?
instagram.com/reel/C4tLk7htrG... "Zâlimin rişte-i ikbâlini bir âh keser, Mâni’-i rızk olanın rızkını Allâh keser. Zalim kişinin isteklerinin bağını bir ah keser. Rızka engel olanın rızkını Allah keser." Mescid_i Aksa islâmındır. Kudüs filistin'in başkentidir.
Reklam
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Haksız isyanlar
Sen sürekli bir işte çalışmamışsın, girmiş çıkmışsın, boşta kalmışsın, gelir sabitken gideri ha bire artırmışsın, üç emekli maaşı alsan geçinemez zengin görünme hastalığına yakalanmışsın. Her türlü hile hurdaya göz yummuş bizzat bulaşmışsın. Örneğin; işverenin primini eksik göstermiş, sen de günlük hesapçı olduğun için buna ses etmemişsin. Yetmez tabii o para sana çünkü eksik. Evet eksik, helali eksik. Adam tutmuş 40'lı yaşta seni emekli etmiş. 40 sene bu maaşı alacaksın öleceksin, 20 sene karın alacak o ölecek, kocasından anlaşmalı boşanan kızın da 50 sene alacak. Senin o abarttığın çalışma hayatın devlete +100 sene yük getirecek. Sen çalışırken aldığın parayı emekliyken de almak istiyorsan gençsin, sağlığın yerinde çalış, çabala kardeşim. Maaşını asgari ücretle kıyaslama, o hakkı onlar alın teriyle aldılar ve hala da yetersiz. Sen 30 sene bilfiil çalışmış fakülte mezunu adamla maaşını ne kıyaslarsın, sen ucundan devlet kıyağı ile emekli olmuşsun. Tutturmuşsun 'Ben de emekliyim, o da emekli' türküsü. Laf cambazlığıyla eşitlenemez bu konu. İyi de senin emek ne kadar, onun emek ne kadar? Neyse, çok söylenecek şey var da, gerek yok..."
Olma! Olma! sakın olma... Aksâ'da çocuk olma. Ağla! Ağla gönül ağla... Kimse değil sen ağla Merhamet mi artık ne kaldı 🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🥺 youtu.be/8GhELdMXrdQ?si=....
Musa'yı Kızıldeniz'de yalnız bıraktık
Ahh sevdiğim, İçimizdeki Musalardan ne haber vardır? İbrahimler’den, Yusuflar’dan… Yoksa Musa’yı Kızıldeniz’de yalnız mı bıraktık? Kendi ellerimizle mi verdik İbrahim’i Nemrutlara? Şimdi hangi kuyudan gelmede Yusuf’un sesi? Unutma Vera; Filistin’de her doğan yeni çocuk ilkin annelerinin göğsüne, Sonra da yerdeki taşlara uzanırlar… Neredesin ey İsmail’in boğazındaki merhamet? Üzerimizdeki bu acıyı kaldır; Ya ebabilleri gönder, Ya bizi de oraya aldır.
Reklam
Annem aynı soruları sormaya devam ediyor: Neden mutlu değilsin? Seni nasıl mutlu edebiliriz? Seni üzen nedir? Keşke ona bunun mutlu ya da üzgün olmakla bir alakasının olmadığını açıklayabilseydim, bu sorular bütün bu konunun çok uzağındaydı. Hala sormaya devam ediyor. Kimse her zaman “mutlu” ya da her zaman “üzgün” değildir. Bu duygular geçici
Gazze'de insan olmak
G ünahı Gazzeli olmakmış A hir zaman insanı ne de korkakmış Z erre kadar cesareti kalmamış Z evki sefaya düşmüş umursamazmış E sareti taptığı dünyaymış
382 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.