Yanıma gelenlere evvela tek bir şey söyleyebilseydim "Lütfen beni incitmeyin" derdim.Çok tuhaf olacağı için de hep söyleyemedim.
Reklam
Bir dakika evvel elimde kalem, kağıt yok iken seninle konuşuyor ve sana yazıyordum; elimde kağıt kalem olmadığını söylediğim veya yazdığım halde senin karşımda olmadığını söyleyemedim. Bunu bir şair kafası veya fantazisi farz et. Sen karşımda idin. Bunu söylemek güzel bir şey değil; fakat samimi, hem galiba, bugün benim gibiler sevgililerinin karşısında imiş gibi olurlar. Demin sensiz ve kalem kağıtsız birçok şeyler konuştum, yazdım. Bunların çoğunu beğenmiş olacağım ki kalktım, kalem kağıt aradım.
"- Dur Aleksey, bir itirafım daha var; ama yalnız sana! Bak bana, dikkatle bak. Bak, burada işte, burada korkunç bir onursuzluk hazırlanıyor. Dmitri Fyodoroviç, 'Burada işte, burada,' derken göğsünü yumrukluyordu. Bunu öyle tuhaf bir biçimde yapıyordu ki, söz ettiği onursuzluk koynunun bir yerinde, belki cebinde ya da muska gibi dikili olarak boynundaydı sanki. - Artık beni biliyorsun: Damgalanmış bir alçağım. Fakat şunu da bil ki, şu anda, şurada, göğsümde taşıdığım, oluşmakta olan ve buna engel olmak ya da izin vermek elimde bulunan -burasına dikkat et!- adilik şimdiye kadarki ya da ilerideki onursuzluklarımın yanında hiç kalır. Bundan vazgeçmeyeceğimi de bil! Sana demin hepsini anlattığım halde bunu söylemedim, bu kadar kaşarlanmadığım için söyleyemedim. Henüz durabilirim; durunca da yitirdiğim onurun yarısını geri kazanabilirim. Fakat durmayacağım, tasarladığım alçaklığı yapacağım. Sen de, peşinden, bunu bildiğime, haber verdiğime tanıklık et. Felaket ve karanlık!.. Açıklanacak tek nokta yok, zamanı gelince öğrenirsin. Batak sokağı ve cadı. Hoşça kal. Benim için dua etme, layık değilim, gerek de yok, hiç yok... asla muhtaç değilim. Hadi çekil!'"
Gideceğim, dedi. Burada üşüyorum. Dünya ağır. İnsan korkunç. İnanacak gücüm kalmadı. Her şeye bulantıyla bakıyorum. Güzellik yıkıcı. Hiçbir inceliğe inanmıyorum. Bir sonsuz kum içinde, bir yıldız rüyasıyım. Seni sevecektim. Söyleyemedim. Gidince mi? Yalnızlık benden önce gidecek, biliyorum. Belki filizlenen bir taş... bir yerlerde. Hepsi bu...
İçimde bir sıkıntı var!
Çünkü içimden geldiği gibi söyleyemedim sevdiğimi. Sözlere dökemediklerimi, içimden de sökemedim.
Reklam
İşte en çok buna kızıyorum ya, o kadar öfkelendim ki, hırsımdan dilim tutuldu, hiçbir şey söyleyemedim. En çok da buna kahroluyorum.
Seni sevecektim. Söyleyemedim gidince mi? Yalnızlık benden önce gidecek biliyorum.
Sayfa 47 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
"Çekip giden sendin." dedim "Senin Batıhan ile kalacağını düşünemedim." dedi hayal kırıklığı içinde, "O da benim aptallığım, kusura bakma..." Sesimi çıkarmadım. Bir şey söyleyemedim. söyleyecek bir şey bulamadım zira. Içimden çok sey söylemek geliyordu ama onları kelimelere dökmeyi kendime yediremiyordum.
Söyleyemedim
yıllarca hep düşündüklerimi değil de söylemem gerekenleri söyledim hepimiz böyle yapmıyor muyuz ama şöyle dersem ayıp olur böyle dersem yanlış anlaşılırım falan filan oysa bazen öyle anlar oluyor ki aklımızdan geçenleri söylemek için başka şansımız olmayacağını biliyoruz
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.