"Bana söz ver; arada bir durup yaşadığın günün kıymetini bileceksin. Yarına kadar sahip olacağın tek gün budur."
Sayfa 128Kitabı okudu
duygularımın tamamı bu harika bir tercüme oldu.
“Çok genç ve safken arzulanan genç kızın, aklı ve düşünceleri olgunlaşıp, kendini ve dünyayı fark ettikten sonra tehlikeli ve düşman sayılması neden? Neden akıllı kadınların ancak nine olunca saygı görebilmeleri? Nedir kadının yaratıcı ve entelektüel zekasına karşı bu kıyıcı küçümseme? Nedir, nedir dişi cinsiyete bu dayatma, bu hor görme, bu ille kontrol etme hırsı ve çok derindeki güçlü kadın – sevmezlik? Yeryüzü uygarlığı, kadını kadınların çizmediği daracık bir alana hapsetmek konusunda neden hiçbir konuda olmadığı kadar kararlı ve büyük bir dayanışma içinde? Niçin bütün dinlerde negatif ve şeytan enerjileri dişil özelliklere bağlanıyor da savaşları, soykırımlarını, silahları, bombaları kadınlar yaratmıyor? Neden imparatorlar, tarihçiler, şehirciler ve peygamberler hep erkek? Kadın kime göre eksik, neye göre tehlikeli, zayıf ve duygusal? Eğer ideal kadın modelinin yalnızca bir zevk, hizmet, itaat ve üreme makinesi olarak işlev görmesi ve sonsuza dek de böyle kalması konusunda uluslararası bir konsensüs varsa, neden kadının kafasına beyin, göğsüne kalp koyarak yaratılmış olduğu konusunda bir açıklama yapılamıyor? İnsan zekâsının mantık kadar duygudan oluştuğu neden yalnızca ‘yapay zeka’ söz konusu olunca hatırlanıyor? Aslında bir adıda ‘kadın korkusu’ olan bu şiddet hangi yüzyıla dek devam edecek? İnsanlığı daima ikiye ayıran bu zulüm barikatlarını kırmak ve bölücü nefreti yıkmak için kaç yüzyıl daha bekleyeceğiz? Kırılıyoruz, yok oluyoruz, kaybediyoruz. Çünkü aslında kazanan taraf yok! Çünkü ruhun cinsiyeti yoktur ve asıl üzücü olan da budur!”
Sayfa 449Kitabı okudu
Reklam
Ve "öğretmen" kelimesini hep büyük bir saygıyla söyle, çünkü bir adamın bir başka adama baba haricinde söyleyebileceği en asil, en tatlı söz budur.
SAYGI DURUŞU Sen böyle güzelken bana söz düşmez. Bakma, şiirler yazdığıma. Senden korkuyorum, budur güvencem. Vardı, şimdi yok, o gençken ... Bir şaşkınlığım ben, ademden kalma. Demiştin ama: Ateş olsa ısıtamaz kendini Dünya ... Bakıyorum kırlara, halden anlamak için; Kuşların uçuyor, çiçeklerin açıyor, Yeni gelinlerden ta eskisine Herkesin içinde bir sevgili yaşıyor!... İbrahim Tenekeci - Ağır Misafir
İndigo ve kristal çoçuklar
Şeytanın hayali de budur ; onun ordusunun sizin ordunuzla olmasıdır .Ve bu oluyor da .Onların yarısı şifacı olup sizi , bütün hastalıkları tedavi edeceklerini söylüyorlar. #DNA ‘nızı “düzelterek “ yaşlanmanızı durduracaklarını ve sizi gençliğinize götüreceklerini vaat ediyorlar . #Bu aslında teorik olarak mümkündür ama pratikte nasıl yapılacağını bilmiyoruz . #Onların “teta şifa “ yönetemleri var . Hatta onlar “rab” ile konuşmayı da vaat ediyorlar. #Kristal çoçukları tanımak çok zordur ama siz onların bazılarını gördüğünüzde hemen tanırsınız .
Sayfa 299 - Yitik şifaKitabı okudu
En kof ceviz bile kırılmak ister. Olgun yemişler tutunamaz ağaca. Öyleyse kabuğum kırılacak diye hayıflanmamalıdır insan. Toprağa düşmemek için çırpınmamalıdır meyve. Düşün! Bir şeyin geldiği yere dönmesi kadar sevindirici ne olabilir? Tohumun ağaca, ağacın tohuma dönüşümünden başka bir şey değildir hayat. Yani ölüm... Fakat insanlar ölüyü kefenledikleri gibi ölümü de kefenlemişlerdir. Ve kefenlenen her şey öldürücüdür. İnsana düşen, tüm libaslarından soyup öylece seyretmektir ölümü. Yani hayatı..Herkesin ağzında gevelediği; “ya öl, ya ol” diye bir söz vardır. Oysa kimse bilmez olmakla ölmenin aynı şey olduğunu. Ölümle savaşmak öldürür hayatı. Çünkü bu hayatla savaşmak demektir. İşte gerçek ölüm budur. Bu hakikati anlamayan kimse, yaşamı ölümle, ölümü de yaşamla kirletir. Böylece bulandırır suyu ve su içilmez hale gelir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.