Bir garip yapı: Apendiks
Hayat çok acımasızdır ve kendinizi apendiks gibi hissetmenize neden olur bazen. Normalde oldukça önemli olmanıza rağmen, insanlar bir işe yaramadığınızı düşünür durur ya. İşte apendiksin kaderi de budur. Muhtemelen bu yapının adını duymayan yoktur. Bazıları ona apandis der. Günlük dilimizde hem apendiks hem de apandis kullanılmaktadır. Bu yapının
Nizâm'ül-Mülk söyledi: 'Her işte, Hâkkı gözet! Adalet ile hükmet, ilimden, ustan söz et! Budur elbet Selçuklu sultanlığında izzet...'
Sayfa 17 - Ötüken Neşriyât
Reklam
Günümüzde yerkürenin bütünü bir panoptikon durumuna doğru gelişme gösteriyor. Panoptikonun dışı diye bir şey mevcut değil. Bir topyekûnlük söz konusu. İçerisini dışarıdan ayıran bir duvar yok. Kendilerini özgürlük alanları olarak sunan Google ve sosyal ağlar panoptik biçimlere bürünüyorlar. Bugün gözetleme, genelde sanıldığı şekliyle özgürlüğe saldırı şeklinde gerçekleşmiyor. İnsanlar kendilerini daha ziyade gönüllü olarak teslim ediyor panoptik bakışa. Kendilerini soyarak ve teşhir ederek dijital panoptikonun oluşuna bilerek katkıda bulunuyorlar. Dijital panoptikondaki mahkûm aynı zamanda hem kurban hem faildir. Özgürlüğün diyalektiği işte budur. Özgürlüğün kontrol olduğu ortaya çıkıyor.
Sayfa 72 - Kontrol ToplumuKitabı okuyor
Türk Fırtınası diyor ki;
KİTAP KILIĞINDA Kİ GEMİMİN ROTASINI ZULMÜ BİTİRMEK OLARAK ÇİZDİM, ŞER DENİZİNDE DÜMENİ ÜZERLERİNE KIRDIM VE İŞİ BİTİRDİM Büyük atam Atatürk; Sizden sonra emperyalizmin yerli işbirlikçileri büyük bir kuyruk acısı çekerek bize çektirmedikleri acı kalmadı. Beyin savaşları komutanı olarak sizin emrinizde kitabımı Nutuk kitabınızın bir devamı ve
Bir tarafta lüks içindeki modern hayatın nimetlerinden faydalanmak, öte taraftan dinin emir ve yasaklarına uymak istiyoruz. iki iş aynı anda olmuyor çünkü din israftan kaçınmayı, iyiliği, akraba ziyaretini, yardımlaşmayı emrederken; modernite ise bireysin, yalnızca sen önemlisin, hayatını yaşa, dünyaya bir daha mı geleceksin gibi telkinlerde bulunuyor. Buradan doğan çatışmanın içinde hayatımızı yaşamaya çalışıyoruz. Oysa biraz geri çekilip bakabilsek sorunlara, yavaşlayabilsek hızın karşısında; o zaman rahat bir nefes alıp yeni bir güçle, yeni bir şeve bize ait olan "an" ı yaşayabileceğiz. Bizi mutlu kılacak şey budur.
Dar-ül İslâm beldesinde katli vacip böyle düşünenlerin.
Hallac-ı Mansûr'un [kuddise sırruhū] başına böyle bir durum gelmiştir: Hallâc, lâ ilahe illallah sözünü o kadar fazla söyledi ki zikri kalbine, kalbinden ruhuna ulaştırdı. Orada yakınlığın alametleri ve ilâhî muhabbet oluştu. Kendi ismini, dünyayı ve dünyadakileri unuttu. Çünkü Allah'ı zikrederek aşka düştü. Aşk âlemi manevi sarhoşluk
Sayfa 419 - Semerkand yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
İnsanın doğası sınırlıdır... Sevince, kedere, acılara ancak belirli bir dereceye dek dayanabilir ve o derece aşılırsa, insan yok olur. Yani söz konusu olan, birinin güçlü ya da zayıf olup olmadığı değildir! Kendi yaşantısına ne ölçüde dayanabiliyor, mesele budur!
Ey Türk Gençliği aşağıda paylaştığım yazıyı çok dikkatli okuyun
YENİ DÜNYA DÜZENİNİ TÜRKLER KURUYOR Batı emperyalizminin yeni dünya düzeni palavrasını beyin savaşları komutanı Mustafa Kemal Atatürk'ün bir askeri boşa çıkarttı. Dünyanın yönetimi yeniden Türklere geçtiğine göre biz neler yapacağız ona odaklanma zamanıdır. Her alanda gelişen Asya güçleri Rusya ve Çin dayatmacı batı emperyalizmine karşı
وَقُلْ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ Ve de ki: "Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım." وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ "Rabbim! (Onların) yanımda bulunmalarından dahi sana sığınırım." ""Şeytan evvelâ şübheyi kalbe atar. Eğer kalb kabûl etmezse, şübheden şetme (çirkin söze) döner. Hayâle karşı, şetme benzer bazı pis hâtıraları ve münâfi-i edeb (edebe zıd) çirkin hâlleri tasvir eder. Kalbe 'Eyvah!' dedirtir. Ye'se (ümidsizliğe) düşürtür. Vesveseli adam zanneder ki, kalbi Rabbine karşı sû'-i edebde (edebsizlikte) bulunuyor. Müdhiş bir halecan ve heyecan hisseder. Bundan kurtulmak için huzurdan kaçar, gaflete dalmak ister. Bu yaranın merhemi budur: Bak ey bîçâre vesveseli adam! Telâş etme! Çünki senin hatırına gelen şetim değil, belki tahayyüldür (hayal etmektir). Tahayyül-i küfür (küfrü hayal etmek) küfür olmadığı gibi, tahayyül-i şetim (çirkin sözleri hayal etmek) dâhi şetim değildir. Zîrâ mantıkça, tahayyül hüküm değildir. Şetim ise hükümdür. Hem bununla berâber, o çirkin sözler senin kalbinin sözleri değil. Çünki senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir (üzülür ve esef duyar). Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytânîden (şeytanın vesvesesini üflediği bir noktadan) geliyor." Kaynak (Sözler, 21. Söz, 96)"
Vakit nasıl muhafaza edilir? 1) Sahih niyet: İbadet olsun, genel olarak yaptığın şeyler olsun ya da dünyevi bir iş olsun ya da yemek veya da uyku olsun veya baş ka bir iş olsun bunların hepsinde Allah'ın rızasını kazanıp emrini yerine getirmeye niyet edersen bunların hepsi Allah'ın izniyle ibadet olur. Bir hadiste şöyle geçer:
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.