Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
وَقُلْ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ Ve de ki: "Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım." وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ "Rabbim! (Onların) yanımda bulunmalarından dahi sana sığınırım." ""Şeytan evvelâ şübheyi kalbe atar. Eğer kalb kabûl etmezse, şübheden şetme (çirkin söze) döner. Hayâle karşı, şetme benzer bazı pis hâtıraları ve münâfi-i edeb (edebe zıd) çirkin hâlleri tasvir eder. Kalbe 'Eyvah!' dedirtir. Ye'se (ümidsizliğe) düşürtür. Vesveseli adam zanneder ki, kalbi Rabbine karşı sû'-i edebde (edebsizlikte) bulunuyor. Müdhiş bir halecan ve heyecan hisseder. Bundan kurtulmak için huzurdan kaçar, gaflete dalmak ister. Bu yaranın merhemi budur: Bak ey bîçâre vesveseli adam! Telâş etme! Çünki senin hatırına gelen şetim değil, belki tahayyüldür (hayal etmektir). Tahayyül-i küfür (küfrü hayal etmek) küfür olmadığı gibi, tahayyül-i şetim (çirkin sözleri hayal etmek) dâhi şetim değildir. Zîrâ mantıkça, tahayyül hüküm değildir. Şetim ise hükümdür. Hem bununla berâber, o çirkin sözler senin kalbinin sözleri değil. Çünki senin kalbin ondan müteessir ve müteessiftir (üzülür ve esef duyar). Belki kalbe yakın olan lümme-i şeytânîden (şeytanın vesvesesini üflediği bir noktadan) geliyor." Kaynak (Sözler, 21. Söz, 96)"
Vakit nasıl muhafaza edilir? 1) Sahih niyet: İbadet olsun, genel olarak yaptığın şeyler olsun ya da dünyevi bir iş olsun ya da yemek veya da uyku olsun veya baş ka bir iş olsun bunların hepsinde Allah'ın rızasını kazanıp emrini yerine getirmeye niyet edersen bunların hepsi Allah'ın izniyle ibadet olur. Bir hadiste şöyle geçer:
Reklam
Müseylime ile aynı kabileden olan Talha en-Nemrî isimli bir şahıs bir gün Müseylime'nin yanına gitti ve: "Sen kimsin?" diye sordu. Müseylime kendini tanıtınca şahıs: "Seni peygamber olarak kim gönderdi?" dedi. Müseylime: "Rahmân!" diye cevap verdi. en-Nemrî: "Peki, sana Rahman aydınlıkta mı /gündüz mü geliyor, karanlıkta mı / gece mi?" diye sordu. Müseylime: "Karanlıkta." dedi. Talha, Müseylime'nin yüzüne baktı ve dedi ki: "Ben şehadet ederim ki sen bir yalancısın, Muhammed ise haktır. Fakat bize Benî Rabîa'nın yalancısı, Benî Mudar'ın sadığından/ doğrusundan daha sevimlidir." İşte söz bu... Tüm asabiyet hastalığının tutuşanların en bariz özelliği budur. Mesele kimin hak olduğu değildir onlar için, kimin doğru olduğu hiç değildir, kimin güzel iş yaptığı da değildir, onlar için aslolan nedir? Bizden mi, değil mi? Bizden olsun, çamurdan olsun mantığıdır.
Ölümün bu belirsizliği, risk kavramının temelinin kendisi de­ğil mi? Evet, elbette. Macera, risk, tehlike, şeyleri isimleriyle ad­landırırsak, ancak bu ölüm olasılığı dolayısıyla böyledirler. Yalnız, Ölüm sıkıntısı bu şeylere hep müdahale eder; şöyle denir: bir risk! Ama neyin riski? ... İnsan yaratılış olarak savunmasızdır ve ölüm ona tüm bedensel ek­lemlerden ulaşabilir. Risk dediğimiz budur. Ve güvenlik için bunun tersi geçerlidir, ama söz konusu bir insan olduğunda bu güvence her zaman geçici, eğretidir...
Sayfa 22 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
"Yerken ve içerken, yediğiniz ya da içtiğinizin tadı siz olun ve onunla dolun. (...) Gerçek meditasyon budur. Buda'nın dediği gibi, medite etmek yerine meditasyonun içinde olmak hali eylemcinin eyleme dönüştüğü haldir. (...) Meditasyon demek, gerçek anlamda pasif olmak ve hiçbir eylemde bulunmamak, ortamda bir eylemci olduğunu düşünmemektir. Gerçek meditasyondan yalnızca eylemcinin yaptığı eylem içerisinde kaybolduğunda, eriyip yok olduğunda söz edilebilir."
Sayfa 92
Diyor ya şairimiz; aşkı, imanı görmek isteyen hac mevsiminde Kâbe-i muazzamaya baksın. Beş milyon insan, bir kara taşın etrafında, deniz dalgaları gibi, dönüyor. Bin dört yüz yıl önce bir yetim öyle dedi diye... Aşk budur işte, aşk budur. Söz yerini buldu, hedefini buldu, çünkü kalbe gidiyor...
Sayfa 38 - Profil KitapKitabı okudu
Reklam
Şakalar, sırlar, suç ortaklığı; kâh kaçamak bir bakış, kâh bir söz: Birlikte olmaktan, bir arada olmaktan anladıkları şey budur.
Sayfa 17
Büyük Balıklar
Ted Turner 1997 yılında Birleşmiş Milletler’e bir milyar dolar bağışta bulunmuş. Bu olay bana tilki ve kürkçü dükkânı meselesini hatırlattı. Yani nasıl ki tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkânıysa aynı bunun gibi paranın da dönüp dolaşacağı yer Ted Turner gibi insanlardır. Çünkü üretim araçları veya paranın dolaşım mekanizmaları üstünde
Sayfa 136 - Luna YayınlarıKitabı okuyor
"Karaboçkalar, Sobakeviçler¹, Skvoznik-Dmuhanovskiler, Derjimordalar, Tyapkin-Lyapkinler², işte bunlar, Aleko'nun, Beltov'un³, Rudin'in ve daha pek çok tipin karanlık yanıdır. Bunların oluşturduğu ortam olmadan sözünü ettiğimiz son tipler anlaşılmaz. Gogol'ün kahramanları da Rus değil midir? Aman, hem de ne Rus!
Sayfa 1128 - 1129, 1130 Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Her nam belasıyla gelir. Aile tarihi makas atar. Rivayete göre Halfeti beylerinden biri hastalanır, şiddetli başağrısı çeker. Doktorlar bakire kızlar bulmasını ister ve toplam altmış köyde bakire kız ararlar. Amarada Abdullah'ın kız kardeşi Ayn vardır. Bunu duyan Hüseyin, kızını vermek istemez. Kavga çıkar. Uzun sürtüşmelerden sonra araya
Sayfa 37 - Alfa KitapKitabı okuyor
Reklam
RÜŞVET VE YOLSUZLUĞUN KAYNAĞI
Rüşvet ve yolsuzluk, yarı-sömürge yarı feodal bir toplumun ay- rılmaz bir parçasıdır. Bürokrasi; yabancı ve feodal menfaatlerin ge- niş halk kitlelerini sömürmesini kolaylaştıran bir araçtır. Bürokrat kapitalistler, komprador ve toprak ağası sömürüsündeki kârlardan pay alırlar. Bu onların ödülüdür. "Liberal demokrasi" ya da "serbest
Sayfa 160Kitabı okudu
Günümüzde yerkürenin bütünü bir panoptikon durumuna doğru gelişme gösteriyor. Panoptikonun dışı diye bir şey mevcut değil. Bir topyekûnlük söz konusu. İçerisini dışarıdan ayıran bir duvar yok. Kendilerini özgürlük alanları olarak sunan Google ve sosyal ağlar panoptik biçimlere bürünüyorlar. Bugün gözetleme, genelde sanıldığı şekliyle özgürlüğe saldırı şeklinde gerçekleşmiyor. İnsanlar kendilerini daha ziyade gönüllü olarak teslim ediyor panoptik bakışa. Kendilerini soyarak ve teşhir ederek dijital panoptikonun oluşuna bilerek katkıda bulunuyorlar. Dijital panoptikondaki mahkûm aynı zamanda hem kurban hem faildir. Özgür-lüğün diyalektiği işte budur. Özgürlüğün kontrol olduğu ortaya çıkıyor.
"Kimilerine göre, insan toplulukları genetik mirasları dolayısıyla birbirlerinden farklı oldukları için, aşılmaz bir uçurumdur bu. Bu genetik miraslar arasında, zihinsel beceriler ve ahlaki tavırları etkileyen bir eşitsizlik söz konusudur. Irkçıların tezi budur. Öte yandan evrimci teoriye göre, kültürlerin eşitsizliğinin kökeni biyolojik değil, tarihseldir: Bütün toplumların geçmek zorunda olduğu biricik yol üzerinde, bazı toplumlar öne geçecek, bazıları yerinde sayacak, bazıları da muhtemelen gerileyecektir. Burada önemli olan tek nokta, kimi toplumların ilerleyememesinin tarihsel sebeplerini kavramak ve ilerlemelerine yardımcı olmaktır."
Daha iyi yaşamak için daha iyi düşünmek söz konusudur ve gerçekte felsefe yapmak da sadece budur. "Felsefe, bize hayatı öğretir," diye yazar, Montaigne. O halde bu, bilmediğimiz şey midir? Elbette! Bilge olmadığımız için felsefe yapmaya ihtiyacımız var! Bilgelik amaçtır; felsefe ise yol.
"Bana söz ver ,arada bir durup yaşadığın günün kıymetini bileceksin. Yarına kadar sahip olacağın tek gün budur."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.