ŞİİR KERE ŞİİR HEP ACI EDER Acılar yeniden filiz verdi\yeniden yağmur yağdı toprağa annem yeniden dirildi\ gördüm yeniden kurum tutmuş toprakla sıvadım yüzümü benim için budur bahar budur ve söz burada kesilmezse bileklerimden akar kelimeler belki beni biraz daha\ biraz daha ve biraz daha uyutur budur işte anlayamadığım çünkü kelimeler nasıl
Sitede son zamanlarda fark ettiğim ; iletiden yazarların sözlerini paylaşmak ve bazılarının bu sözlerin altına kime ait olduklarını belirtmemeleri. Nedenini tam olarak bilmesem de bu konuda fikrimi ifade edesim geldi.(Genelde etliye sütlüye karışmayan biriyimdir. :D) 1- İletiden alıntı paylaşmak bence farkında olmadan bu siteye yapılan en büyük
Reklam
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
“Her şeyden evvel iki tür yazar vardır: Sırf ele aldığı konu için yazanlar ve sadece yazmak için yazanlar. Birinci tür, kendisine insanlarla paylaşılmaya değer görünen düşüncelere yahut tecrübelere sahiptir, ikinci türdekiler ise paraya ihtiyaç duyar ve dolayısıyla esasen para için yazarlar. Onlar yazmak için düşünürler ve düşüncelerini eğip
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
YAZMANIN METAFİZİK BOYUTU: “NUN MASALLARI” M.NİHAT MALKOÇ ‘Nun’ bir harf olmaktan öte bir metafor… “Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun” diye başlar Kalem Suresi… ‘Nun’ olan yerde kalem ve hokka esas duruşta bekler… Kalem insanla, “nun” hokkayla eş sayılmıştır hep… ‘Nun’ çok kere hilali ve hilal kaşı çağrıştırmıştır. “Zü’n-Nûn”
Reklam
HASAN KANTARCI’YLA “YOLLARIN İZİNDE”… M. NİHAT MALKOÇ Herhangi bir kimsenin, daha çok bir edebiyatçının gerek yurt içinde gerekse yurt dışında gezip gördüğü yerlerdeki toplumları, kentleri, mekânları, yaşayışları, âdet ve töreleri, gelenek ve görenekleri, doğal ve tarihî güzellikleri, ilgi çeken değişik yönleri edebî bir üslupla kaleme alarak
"Ölüm,en doyumsuz nefretlerin bile panzehiridir,bir örtü gibi bütün hınçları örter. İnsan olmaklığımız alametlerinden biri de budur. Ölüm geldiğinde hesap başlar. Böyle inanırız. Dava düşer yani. Allah'ın adaleti mutlak hükümdür artık. Kem söz biter,toprak nefretimizi sarar,sükunet başlar." {güven adıgüzel}
Türkiye Cumhuriyeti bugüne kadar hiçbir zaman böylesine acemice yönetilmedi, dosta düşmana rezil edilmedi. Birileri ne zaman Suriye’den söz açsa, aklıma her seferinde Atatürk’ün Hatay’ı nasıl Türk yurdu yaptığı aklıma gelir, düşünürüm, gurur duyarım. Ayrıntısına girmiyorum, çok ince hesaplarla orada bağımsız bir Hatay Devleti kurdurdu. Sonra referandum yapıldı ve halkın oylarıyla Hatay’ın 1939 yılında Türkiye’ye katılması sağlandı. Tohumları Atatürk serpmiş, her şeyi kitabına göre ayarlamış ve onun ölümünden bir yıl sonra Hatay resmen Türk toprağı olmuştu. Bir tek kurşun atılmadı, bir kişinin bile burnu kanamadı. Dış politika dediğin işte budur… İşi tereyağından kıl çeker gibi sorunsuz bitirmektir. Bir de şimdikilere, Suriye olayında rezil rüsva olanlara, ne yapacağını şaşırıp AB’den para dilenenlere bakın… Farkı anlarsınız. EMİN ÇÖLAŞAN..
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.