TOPLU CEVAPLAR
İddiaların aksine:
1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907
2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı
3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi
4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı
5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı
(Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
Daha önce de belirtildiği gibi, olumsuz duyguların bastırılmasını zorunlu kılan bir ortamda yetişmiş olmak düşmanca eğilimlerin gelişmesine ve insanın kendisine yabancılaşmasına neden olur. O halde, olumsuz duyguların bilincinde olmayan bir insan için bu konuda bir çıkış yolu olabilir mi? Böyle bir soruya olumlu bir karşılık vermek, daha önce
1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
NUR RİSALELERİ’NE
ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
(RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ)
ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
Bunun PDFsi var okuyun nur risalesi gerçeğini görün ya da görmeyin bana ne....
Ön Söz.................................................................................................................................................................... 9
Birçokları anlamayacak olsa da anlatmak zorunda olduğumuz, gecemizi gündüzümüze katarak insanlara hatırlatmakla yükümlü olduğumuz şeyler var. Her ne kadar menfi duyguların coştuğu bir hengâmda, akıl ve analiz gözden düşse de bir okuyan, bir lahza olsun üzerine düşünen birileri olur diye anlatmamız gereken şeyler var. Zira menfi galeyan, tarih
Kkasik Japon edebiyatı. Sınırın güneyinde güneşin batısında. Nedense kitabın adı çok ilgimi çekti ve okumaya başladım. İlk etapta bir ergenin ilk flörtlerini okuyacağımı düşünüp sıkılganlık göstermiştim ama sonrasında yıllar nedense çok hızlı geçti. Baş karakter Hacimi’nin yaşamını geçirdiği evreleri anlatıyor kitap. İçeriğe girmeyi değil de sadece bende bıraktığı etkiyi anlatmayı sevdiğim için içerik hakkında yine detay vermeyeceğim merak edenler arka kapağı okuyabilirler. Kitapta muğlak çok fazla yer vardı bu yüzden klasik japon edebiyatı dedim. Bunun haricinde güzel anlardan söz etse de acılı bir aşk okumayı pek sevmiyorum. Fark ediyorum ki acıyı çeken kişiyle kendimi özdeşleştiriyorum. Burada aslında çok bahsetmek istiyorum son kısımdan ama spoiler vermek istemediğim için konuşmayacağım. Bazı okurlar müstehcen kısımların çok olduğunu, rahatsız olduklarını dile getirmişler. Beni rahatsız etmedi tabi ki ama müstehcen içerikten çok rahatsız olacak insanlar için gerçekten de biraz fazlaydı bu kısımlar. Okuyacak olursanız bu kısımları bilip okumanız önemli ama dediğim gibi beni rahatsız etmedi pek.
Kitap ortalama bir kitap okunur mu yani okunabilir de okumazsanız da çok şey kaybetmezsiniz.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Söylediği 75 Söz | Atatürk Sözleri ve Anlamları
Cumhuriyetimizin kurucusu, başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, yaşam şekli ve üstlendiği görevleri gereği çok yönlü bir liderdi. Verdiği demeçler, söylediği sözler, aktardıkları ve daha nicesi hayatın her alanında önemli tavsiye, fikirler ve sözleri içeriyor. Spor,
Qingshan komününde dört kişilik bir aile yaşıyordu: Anne Wang, oğul Wang, karısı Tarçın Çiçeği ve küçük oğulları.
Bay Wang, bölgenin tarım makineleri fabrikasında çalışıyordu. Anne Wang ile gelini Tarçın çiçeği arasındaki ilişkiler, havadaki pozitif ve negatif elektrik yükleri arasındaki ilişkiye benziyordu.
Bir araya geldiklerinde şimşekler
Günümüzde Batılı hükümetlerin sahip oldukları çevrimiçi kabiliyetleri suiistimal etme arzuları bize şunu gösteriyor:
İnternetin gücü ve önemi arttıkça ABD'nin savunma kurumları (ve müttefikleri) ile yaratılmasında önemli bir rol üstlendiği küresel ağ arasındaki ilişki de giderek daha karmaşık bir hal alıyor.
İnternet bir bakıma fevkalade
Zevkle okudum. Eline emeğine sağlık.
//DİKKAT Kitabın konusu hakkında bilgi içerir.//
Kitap hakkında çok fazla ayrıntıya girmeden kısa kısa bilgiler vermek istiyorum.
Kitap bir gazetecinin gözünden aktarılmış. Kitabımızın baş karakteri Holly, Lili ve İris isimlerini farklı zamanlarda farklı yerlerde kullanan bir kadın. İngiltere’de Holly adıyla karşımıza çıkıyor ve gazetecimiz Holly ile röportaj yapıyor. Holy’nin İstanbul’da yaşamaya başlaması. Kadın karakterin arkadaşı Ferit’inde olaylara ve gazeteci, Holly dostluğuna dahil olması. Holly’nin Matild Manukyan’ın genelevinde Lili ismi ile çalışması ve Matild Manukyan (kesinlikle ülkemizin başına gelmiş en büyük kötülüklerden biri) hakkında kitapta geçenler. Ermeni terör örgütü Asala’nın yasadışı faaliyetlerine katılırken de İris adını kullanması. Holly ve Ferit Matild Manukyan’ın genelevinde çalıştırdığı 14 yaşında bir kız çocuğunu da yanlarına alarak gazetecinin de yardımları ile Yunanistan’a kaçmaları.
Osman Balcıgil kitabında bir kadının aynı anda melek, fahişe ve terörist olmasını olayların geçtiği zamanın şartlarını, tarihini, siyasi ve günlük hayatını da anlatarak çok güzel bir şekilde okura yansıtmıştır. Asala Terör örgütünden, Matild Manukyan’a kadar o zamanki tarihimizin hüzünlü, kötü ve utanılası Devlet-Mafya ve Siyaset ilişkisini gözler önüne sermiştir.
Ayrım yapmadan o dönemde Asala terör örgütü tarafından şehit edilen tüm yurttaşlarımızı andığından dolayı Osman Balcıgil’e ayrıca teşekkür ediyorum.
Söz uçar yazı kalır...
Yalnızca yanı başında öylece durdum. Buradayım, bak yanındayım, acına omuz vermek için buradayım, demek istiyordum . İstersen sonsuza kadar yanar başında olurum, demek istiyordum.
Gerçekten de sevgiden söz etmek "boş öğütler vermek" değildir, çünkü sevgiden söz etmek en basitinden en temel ve gerçek gereksinimden söz etmek demektir.
"Yaşadığımız koşulların, içsel ıstırabın hatta kendi duygularımızın ve düşüncelerimizin esaretinden özgürleşmek; karanlığa yüzünü dönebilmek ve sonunda karanlığın da aydınlıktan ayrılamaz olduğunu görmekte yatar."
Kabul; bir süreç ve aktif bir eylem olan "Kabul" kavramını etkin bir varoluş içinde tanımlayan, metaforlar,
Boş vermek öperken, severken boş vermek sevmelere
Sulardan ürpermek gibi dokununca
Ya da ben kimi sarmışım böyle kollarımla
Kime söz vermişim, biraz da unutmak gibi
Denir mi, ama hiç denir mi iş edinmişim ben
İş edinmişim öyle kimsesizliği
Kendimi saymazsam - hem niye sayacakmışım kendimi
Konuşmak? konuşuyorum; alışmak? evet alışıyorum da
Süresiz, dıştan ve yaşamsız resimler gibi.