Eğer hayata tutunmanızı sağlayan şeyler ellerinizin altından bir bir kayıp gitseydi ne yapardınız? Anne babanız ölseydi, kediniz ölseydi, evlenmek üzere olduğunuz sevgiliniz sizi terketseydi, yıllardır çalıştiğınız işinizden kovulsaydınız, tek aile üyesi olan ağabeyiniz size küserek çekip gitseydi ne yapardınız? Bütün olanlara rağmen hayatınızla ilgili mücadelenize devam mı ederdiniz? Yoksa hayatınızı sonlandırır mıydınız? İşte Nora bütün bu saydıklarımın hepsini kaybediyor. Ve Nora' nın hayattan hiçbir beklentisi yok. Genç kadın bir gece yarısı hayatına son vermek ister. Bunu yapınca, kendisini sislerle çevrili büyük bir kütüphanede bulur. Bu gece yarısı kütüphanesidir. Burada sonsuz sayıda pişmanlık kitapları vardır. Nora eğer yaşasaydım ne olurdu diye merak ettiği kitapları seçer ve bütün hayatlarına gider. Maalesef gittiği bütün hayatlarda çok acı sonlarla karşılaşır ve kendi orjinal hayatına geri dönmek ister. Acaba Nora bunu başarabilecek midir? Yoksa ölecek midir? Kitabı okuyup tüm bu soruların cevaplarını alacaksınız. Ben bu kitabı okurken kendimi Nora' nın yerine koydum. Benim de hayatta tek elimde kalan şey yazmak ve okumak tutkusu. Bir de insanlara iyilik etmek isteği. Hani derler ya “ İnsan hayatı bir pamuk ipliğine bağlıdır." Burada önemli olan o pamuk ipliğine sıkıca tutunmak ve ayakta, hayatta kalmaktır. Bu kitap hatalarınızın da aslında bir hata olmadığını ve içinde bulunduğunuz hayatın sizin için en iyisi olduğunu anlatıyor. Son söz olarak kitabı okuyun ve Nora gibi arafta kalmayın diyorum. Keyifli okumalar
Fahrenheit 451 devlet sansürünün, totaliter rejimlerin dehşetini anlatan
