488 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
196 günde okudu
Ben Acılar Denizinde Boğulmuşum...
Ümit Yaşar Oğuzcan 1942’den bu yana yazdığı şiirlerini 4 kitapta toplamış. Şiirleri içinden özenle seçerek değerlediği kitabı “TÜM Şİ!RLERİ-1” başlığı adı altında yayınlamış. Kitaptaki şiirleri de kendi içinde 5 kısma ayrılmış. 1941-1954 yılları: Uyanış Dönemi 1954-1960 yılları: Arayış Dönemi 1960-1964 yılları: Çalkanış Dönemi 1964-1970 yılları:
Acılar Denizi
Acılar DeniziÜmit Yaşar Oğuzcan · Özgür Yayınları · 2002892 okunma
Başlangıçta bilmese de yazmak, bir anlama çırpınışıdır insanın. Donmuş bir aklın, donmuş bir kalbin dünyasını sözcük sözcük çözme çabasıdır. Başta şairin kendisi olmak üzere, insanı bilinenin elinden kurtarma, onu bilinmezin gizine ve özgürlüğüne kavuşturma serüvenidir. İnsanı, gerçekliğin elinden alarak, bir sonsuzluk aylasıyla yeniden gerçeğe katma edimidir. Bir duygu yaratma işidir yazmak. Boğazımızda düğümlenip duran duyguya yepyeni bir karşılık yaratma işi...
Sayfa 151
Reklam
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki...Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı...Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri konuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya...
En nefret ettiğim üç sözcük...
Küçük anne, çocuk gelin, kuma...
104 syf.
10/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Uzun zaman sonra okuduğum en iyi modern dünya edebiyatı romanı. Dişlerimi sıka sıka yeter olsun artık diye okunacak bir metne denk gelmeyeli çok olmuştu. Calvino ustanın övdüğü kadar varmış. Ginzburg'un dilimize henüz çevrilmiş bu romanında, yanlış evlilik yaparak ve hazin şeyler yaşayarak içinden çıkılmaz bir girdaba giren bunalımlı kadınını okuyoruz. Nihayetinde bir cinayet işliyor ve bu bir bozucu bilgi (spoiler) değil zira metnin ilk cümlelerinden. Bu bir işte böyle oldu hikayesi. Dili ve tekniği o kadar ustalıklı ki, karşıt durduğunuz karakterlere sayıp dökmeden edemiyorsunuz. Çok sevdim ben. Çeviriye dair, ne yazık ki sözcük tekrarına sık rastladığımız bir metin çıkmış ortaya. Latin dillerine olan hakimiyetim üzerinden konuşuyorum, daha akıcı bir çeviri mümkündü bence. #bookstagram #nataliaginzburg #işteböyleoldu
İşte Böyle Oldu
İşte Böyle OlduNatalia Ginzburg · Can Yayınları · 2022904 okunma
HAZARFEN
Hezarfen sözcüğünün anlamının "bin bilimli" demek olduğunu yakın zamanda fark ettim, İngilizcedeki polymath'in karşılığı bir sözcük. Yani ilgi alanı yaşamın kendisi olma hali. Hayatla ilgili bir merak konusu olduğunda bu merak süreci içinde akış neyi gerektiriyorsa onu öğrenme, ne kadar gerekiyorsa o alanda o kadar derine gidebilme hali. Leonardo da Vinci, Alexander von Humboldt, Hypatia, Bingenli Azize Hildegard, Johann Wolfgang von Goethe, Mustafa Kemal Atatürk, Hedy Lamarr, Benjamin Franklin, İbn-i Sina, İbn-i Rüşt ilk akla gelenlerdir. Günümüzde entelektüel bilim insanı modeli Stephen Hawking, Roger Penrose, Christof Koch, Giulio Tononi'de kimliklenir. Beyin cerrahisi alanında da Hezarfen üslubunu yaşatan, çok sayıda uluslararası önemde başarı gösteren hocalarım ve meslektaşlarım vardır.
Sayfa 64 - Ayrıntı yayınları 7. Basım
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.