ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Verilen örnek ile yazarın anlattığı tutarsızlık
Kürsüye çıkan Mehmed Akif, Ey Müslüman diye başladığı hitabına; Cihan altüst olurken, seyre baktın öyle durdun da, Bugün bir serserî, bir derbedersin kendi yurdunda! Hayat elbette hakkın, lâkin ettir haykırıp ihkaak; Sağırdır kubbeler, bir ses duyar: Dava-yı istihkâk Şiiriyle devam etmişti. Mehmed Akif, Al-i İmran Suresi, 100-104. ayetlerinin
Reklam
Mesel Kavramı (Kıssaların Mahiyeti) Arap dili ve edebiyatında mesel çok önemli bir yere sahiptir. Sözlükte "mesel" benzemek, benzeşmek, bir şeyin bir şeye benzemesi ya da birbirini andırması, hatta birbirine eşit, denk olması (tesviye)" gibi anlamlar içeren (misl, mesil, misal) kökünden türemiş bir kelimedir(1).Kelimenin
Sözler,23.Söz, 104
"Îman hem nûrdur,hem kuvvettir.Evet hakîkî îmanı elde eden adam,kâinâta meydan okuyabilir ve îmanın kuvvetine göre hâdisâtın tazkîyâtından(hâdiselerin sıkıntılarından)kurtulabilir.'Allah'a tevekkül ettim'der,sefîne-i hayatta(hayat gemisinde)kemâl-i emniyetle(tam bir güvenle)hâdisâtın dağlarvârî(dağlar gibi)dalgaları içinde seyrân eder(gezer).Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlak'ın (kudreti sonsuz olan Allah'ın)yed-i kudretine emânet eder,rahatla dünyadan geçer,berzahta(kabirde) istirâhât eder.Sonra saâdet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir.Yoksa tevekkül etmezse(işlerinde Allah'ı vekil kılmazsa),dünyanın ağırlıkları uçmasına değil,belki esfel-i sâfilîne(aşağıların aşağısına)çeker.Demek îman tevhîdi,tevhid teslîmi,teslim tevekkülü,tevekkül saâdet-i dâreyni(iki cihan saâdetini)iktîza eder(gerektirir)."