Ölüm de sahipsiz değil. Üstelik senin Sahibin olan, sana varlığı sahiplendiren O'nun elinde. Ölümü o yarattı; O'na rağmen ölüyor değilsin. Ölümü O takdir etti; O'ndan habersiz gidiyor değilsin. Ölsen bile O'nun mülkündesin. Ölümün sınanmak için. Yaşaman sınanman için. Yani ölüm de hayat da bir oyun. Bir başka gerçekliğin yüzünü aralamak için bu
Sayfa 45Kitabı okudu
akıl ölüdür ki, bilgi ile hayat bulur; bilgi ölüdür ki, arzu ile dirilir; arzu cılızdır ki, okumak ile güçlendirilir; okumak örtülüdür ki, münazara ile açığa çıkartılır; münazara verimsizdir ki, ancak eylem ile üretilir; o kadar ki, en nihayetinde bilgi ile eylem bir araya geldiklerinde beraberce çoğalır...
Sayfa 9Kitabı okudu
Dile ve ele inmeyen, yalnızca zihinde kalan bilgi çoğalmaz...
Sayfa 9Kitabı okudu
Akıl olmadan tefekkür, tefekkür olmadan bilgi, bilgi olmadan erdem olmaz ...
Sayfa 13Kitabı okudu
Anadil
Türkiye'de iyi Türkçe bilmeyen sosyal bilimci, iyi sosyal bilimci olamaz. Dolayısıyla, sosyal bilimlerde yabancı dilde eğitim, bence ihanetle eşdeğerdir. Dilimiz, dinimizdir.
Aktarım
Sosyal Bilimler
Matematikte ya da fen bilimlerinde yaratıcılık 20 ile 25 yaş arasındadır. Sosyal bilimlerde söz söyleyebilmek içinse en az 45'i beklemeniz gerekir. Neden? Çünkü, çok fazla birikim ve çok ciddi bir bakış açısı ister. O açıdan, herhangi bir konuyu incelerken malümâtımız olacak, o mâlümâtı iyi bir teorik perspektif içinde yoğuracağız ve ortaya bal dediğimiz hadise çıkacak.
Aktarım
Kuşkucu ya da asi bir kişilik yaratabilecek kuruntular genç yaşlarda aşılanan iç disiplinle önceden yok edilir. Küçük çocuklara bile öğretebilecek bu iç disiplinin ilk ve en basit aşamasına Yenisöylem'de suçdurdurum denir. Suçdurdurum, her türlü tehlikeli düşüncenin eşiğinde adeta içgüdüsel olarak ansızın durabilme becerisi anlamına gelir. Kıyaslamaları kavramama, mantık hatalarını algılamama, İngsos'a ters düşüyorsa en basit görüşleri bile yanlış anlama ve sapkınlığa varabilecek her türlü düşünceden sıkılma ya da nefret etme gücünü içerir. Sözün kısası, suçdurdurum, koruyucu aptallık demektir. Ne ki, aptallık yeterli değildir. Tam tersine, gerçek anlamda bağnazlık, zihnin işleyişine, bir akrobatın bedenine hükmettiği kadar hükmedebilmeyi gerektirir.
Sayfa 393 - Can Yayınları (mini kitap)
sevgi ve teknoloji
Bilmezsin tesirin menzilini. Bir sözün yarı çapını hesaplamak zordur senin için sarfetmekten. Kaç harflik bir gönül açılışıyla içini boşaltabilirsin aydınlıkların? Bir söz, bir ağızdan bir gönüle, kaç km hızla, kaç parçalayıcı darbeyle gider otur bi hesaplayalım. Tamam dinlemezsin bilirim ama atomun parçalarına ayrılabildiği bir çağda yaşıyoruz farkında mısın. Dinlesem de anlamam deme. Anlamazsın da belki hak verirsin sözcükte anlam ve cümlede anlam konularına. Fiziksel olmasa da kimyasal bir takım görecesiz, yüzde yüz salt yıkımları nitel kılacak bulgularla bir kapı eşiğinde tutacağım bileğinden. Dön de bir bak şu bilimsel varlığa. İlim ve bilim ışığında ikna edebilirim bir dinlesen. Ha şu da var, yere batsın atom fiziği de mühendisliği de matematiği de. Tek gerçek sevmek varken kalpte, hangi eğitim seviyesi tarif eder bir kalbin kelime tamlamasını? Yani bende var da bu gerçek, seni bilmiyorum işte. Mevzu bu noktada bulunamayan teknoloji.
(instagramdan alıntıdır, essizengin)
Aliya İzzetbegoviç'in dediği gibi: "Tek tek insanları sevemeyenler, insanlık kavramına sığınırlar."