Kitaplar bu adamlarda yaşıyordu. Hayatta hep içkinin ve öfkenin etkisiyle parlayan adamlar görmüştü, bunlarsa düşüncenin uyarısıyla heyecana gelip ateşle, coşkuyla konuşuyorlardı. Duyduğu şeyler kuru felsefe değil, Kant gibi, Spencer gibi yarı efsanevi yarı-tanrıların kelamı, onlar tarafından yazılmış ve basılmış sözlerdi. Bu iki adamda yeniden doğmuş kanlı canlı felsefe, heyecanını yüzüyle, elleriyle, kollarıyla dile getiriyordu sanki.