Ben istemedim ki benim askerlerim arasında kan dökülsün. Görüyordum ki artık milletin bana emniyeti yoktur. Sükûn hâsıl olunca (ortalık yatışınca) kendiliğimden çekilecektim. Ben bu arzuyu daha evvel izhâr etmiştim (göstermiştim). Mâni' oldular.
Hürriyet, bizim kâbiliyetimizi tamamıyla gösterdi. Nelere muktedir ve ne gibi şeylere âciz olduğumuzu sâye-i meşrûtiyette (meşrutiyetin himayesinde) ve üç, dört ay içinde tamamıyla öğrendik. Tehlike açıktan açığa görünüyordu.
Eğer yaşamak kelimesinin mânası her şeyden mahrum olmak ve ıstırap çekmekse, her an küçülmek ve bunu nefsinde her lâhza duymaksa, bir türlü aşamayacağı bir çemberin içinde durmadan çırpınmaksa, süphesiz ben de, benimkiler de en derin şekilde yaşıyorduk.